Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Rüya Alanı
Rüya Alanı Wong'un filmlerindeki ’’gerçek" bir hayat yaşayamayan karakterler, gerçek ilişkiler kurmadan ve gerçek aktivitelerini sadece herkesi tatlı dilleriyle kandırmalarıyla sınırlayarak, metalaşmış bir rüyalar âleminde yaşamaya karar verirler. Wong'un filmleri isabetsiz karşı­laşmalardan müteşekkil trajediler olarak tanımlanmaktadır. İyi ama trajedi nerededir? Gerçekten de, burada trajedi mümkün değildir; zira Wong olay örgülerinin bir gerilim yarattığı dramlar yazmaz. Bunun nedenlerinden biri, öykünün olaylar dizisinin yapıbozumu ve karakterlerin iki rol canlandırması gibi uygulamaların, öykünün sanal bir şey veya bir rüya izlenimi yaratıyor gibi görünmesini sağ­layabilecek her türlü perspektifi yok etmesidir. Düşkün Melekler'in Chungking Ekspres'in üçüncü hikâyesi olduğuna ve dolayısıyla Gözyaşları Aktıkça'nın devamı niteliğinde olduğuna dikkat etmek gerekir. Vahşi Günler'de filmin sonunda öykü ile hiçbir bağlantısı olmayan yepyeni bir karakter (Tony Leung) ortaya çıkar. Benzer şekilde, 2046'da Su Lizhen ile ilgili epizot öykünün geri kalanından kopuktur.Üstelik yadırgatıcı dejavu etkileri vardır; örneğin ajanın katilin evini temizlemesi, Chungking Ekspres'ten bir rüyayı hatırlatır. Chungking Ekspres'te 633 nolu polisin evini temizlerken Faye' ye şunları söyleterek, Wong bu olayı rüyayı andıran bir perspektiften sunar: O akşam bir rüya gördüm Bulunduğum yer, onun eviydi sanki Evden ayrılınca uyanacağım sandım Ama bilmediğim bir şey vardı: İnsan bazı rüyalardan hiç uyanmaz Faye ayrıca "uyurgezerliğin başkalarına aktarılıp aktarılamayacağını" da merak eder. Zaman zaman, "Califomia Dreaming" Faye'nin konuşmasını bastırır; böylece konuşma duyulmaz olur - bir rüyada yaşadığını gösteren basit bir araçtır bu. Ama 663 nolu polis de olgun bir kişi gibi davranmaz. Faye'nin evini değiştirdiğinin bile farkında değildir, nesnelere boş boş bakar, adeta kendi hayat rüyasını yaşar. Film de kişilerin kimlik değiştirdi­ği bir rüya gibi son bulur: 633 nolu polis restoran sahibi, Faye de hostes olmuştur. Wong'un ayrıntılara yoğunlaşması, hikâyelerin serbest montajı, görüntülerle deney ve karakterlerin belli bir dramatik yapıya yerleştirilmemesi, birbirinden kopuk olması, bu filmin rüyaya benzemesini sağlar. Paul Valéry ’’Rüyalar sadece başlangıçlardan müteşekkildir,’’ demiştir. Wong öyküler anlatmaz, sadece farklı hayat biçimlerinden bölük pörçük parçalar gösterir. Wong, hiçbir zaman ’’gerçek” olma şansını yakalayamamış insan ilişkileri ağma, "gerçek hayata" ait unsurların sızmasına bazen izin verir: örneğin vahşi gangster hayatı. Ama bu bile gerçek gibi görünmez. Dövüş sahneleri ağır çekim olduğu için değil, bir mekânda geç­mediği, belli bir yere ait olmadığı için rüya sekanslarını andırır. Filmin tesis ettiği özdüşünümsellik, bize bunun sadece bir sahne olduğunu düşündürür. Wong'un melodramı soyuttur: Bizatihi melodram olmayı veya metafizik bir statüye sahip bir melodram olmayıhedefler.
Sayfa 126Kitabı okudu
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.