Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
ELVEDA DİYEMEMEK
"Uç yabankazı uç, arkadaşlarına yetiş! Diye derin bir iç geçirdi. Elveda Gülsarı! dedi. Elveda! (Bu inceleme, romanın içeriğine dair detaylı bilgi içerir!) Veda etmeyi beceremeyenler sınıfındanım. Gideceksem susarak giderim, geri dönülemez sözler söylemekten korkarım hep, belki de vedaları becerememem bundandır. “Elveda Gülsarı”yı yeniden okurken bir veda metni okumanın hüznünü bir kez daha yaşadım. Oysaki vedalar da hayatın gerçeklerinden. Ama insan bu hayatta en çok da en sevdiklerine veda etmek zorunda kalıyor ya, belki de hayatın en trajik tarafı da bu. Sevmediklerimizle burun buruna yaşamak zorunda kalırken, en sevdiklerimizi hayat boyu uğurlamak, onlara hep hasret kalmak, küçük anlardan ibaret mutlu anları bir daha bir daha hatırlayıp hüzünlenmekten ibaret bir hayat… “Elveda Gülsarı” romanının kahramanı, taypalma yorga cins bir at olan Gülsarı’dır. Aytmatov, romanı sondan başlatırken romana adını veren Gülsarı’nın ve onun sadık dostu, bakıcısı, sahibi Tanabay’ın yaşamlarını geriye dönüşlerle aktarır. Romanda tahminen 35-40 yıllık bir süreç geriye dönüşlerle anlatılır. Tanabay, kolhozlaştırma faaliyetlerinin tüm hızıyla devam ettiği Ekim devriminden hemen sonraki süreci gençlik yıllarında idrak etmiş, bu sürece canla başla katkıda bulunmuş, aradan yıllar geçtiğinde yanlış politikalar sebebiyle partiden de onun uygulamalarından da soğumuş, hayal kırıklığı yaşamış bir halk adamıdır. Gençliğinde ağabeyi Kulıbay’ı dahi kulak olduğu gerekçesiyle ihbar etmiş, onun sürgüne gönderilmesine sebep olmuş, bu sebepten ağabeyiyle arasında tamiri güç bir kırgınlık oluşmuştur. Roman dikkatle okunduğunda “Karagül Botam Bozlağı” ile Tanabay’ın ağabeyiyle olan ilişkisi arasında bir bağ kurulduğu görülecektir. Asıl mesleği veterinerlik olan Aytmatov, romanlarında hayvan kahramanları son derece derin ve etkileyici şekilde tasvir eder, onlara insanlara has özellikler verir, hatta bunu o kadar doğal bir şekilde yapar ki bu durum okuyucu olarak bize asla rahatsızlık vermez. “Gün Olur Asra Bedel”in unutulmaz devesi Karanar, “Dişi Kurdun Rüyaları”nın kurtları Akbar ve Taşçaynar, “Beyaz Gemi”nin maralları, “Ebedi Nişanlı”nın kar parsı, onun ilk elde akla gelen etkileyici hayvan kahramanlardan birkaçıdır sadece. “Elveda Gülsarı” romanının kahramanı Gülsarı, Tanabay’a küçük bir tay iken yetiştirmesi için verilir. Zamanla yorga ile Tanabay arasında çok güçlü bir bağ oluşur. Ancak Gülsarı yarışlarda arka arkaya üstün başarı gösterince Parti yetkililerinin dikkatini çeker ve yorga Tanabay’ın elinden alınır, bu durumu kabullenemeyen Gülsarı defalarca kaçar, hatta zincire vurulur, sonrası daha da trajiktir. Gülsarı ve Tanabay’ın yolları yıllar sonra yeniden kesişse de artık ne Gülsarı koşarken rüzgarlarla yarışan o taypalma yorgadır, ne de Tanabay gençliğinin zirvesindeki Tanabay’dır. Onları romanın başında yaşlılık ve vedanın hüznü içinde görürüz. Öyle ki Aytmatov romanda bunu vurgulamak ister gibi “leit motif” şeklinde “yaşlı bir adam, yaşlı bir at” ifadesini dört kez kullanır. Romanın orijinal adı “Kopar Zincirlerini Gülsarı”dır ama çeviri sırasında “Elveda Gülsarı” şeklinde değiştirilmiştir. “Kopar Zincirlerini Gülsarı”, romanın içeriğine ve mesajına çok daha uygundur aslında. Romana adını veren Gülsarı ismindeki “taypalma yorga” at; romanda özelde Kırgızları genel manada da esaret altında olan bütün Türkleri temsil eder. Gülsarı’nın ayaklarının zincire vurulması ve ardından da iğdiş edilmesi sembolik bir anlam taşır. Sovyetler Birliği’nde uygulanan asimilasyon politikaları sonucunda öz değerlerine yabancılaşan bir nesil yetişir. Aytmatov’un birçok eserinde bu durum farklı semboller yardımıyla eleştirilir. "Gün Olur Asra Bedel"de mankurt efsanesi yardımıyla kendi değerlerine yabancılaşan insanları “mankurt” kavramıyla anlatan ve literatüre armağan eden Aytmatov, Sovyet yatılı okullarında yetişen Sabitcan vasıtasıyla da halihazırdaki mankurtlaştırmayı gözler önüne serer. Bu romanda da cins bir at olan ve kendine mahsus özellikleri bulunan Gülsarı’nın ehil olmayan ellerde cinsine mahsus özelliklerini birer birer yitirmesi sonucunda geldiği nokta çok çarpıcı bir şekilde anlatılır. Kitaptan alıntıladığım şu bölüm görünüşte Gülsarı’ya yapılanları anlatsa da, diğer yandan Sovyetlerin Türklere uyguladıkları baskı ve tek tipleştirme politikaları ile yapmak istediklerini de çok güzel özetler: “Eski tutku ve özelliklerinden kala kala bu taypalma yürüyüşü kalmıştı. Başka tutkularının hepsi yok olmuştu. Sırtındaki biniciden ve yürüdüğü yoldan başka bir şey düşünmesin diye, insanlar onu başka her tutkudan mahrum bırakmışlardı. Şimdi Gülsarı’nın tek tutkusu koşmaktı. Böyle hızlı koşarak insanların ondan aldıkları şeylere yetişecek, onları yakalayacaktı sanki. Ama hiçbir zaman ulaşamıyordu onlara.” (s.121) Roman bir Kırgız kültür ansiklopedisi gibidir. Ata verilen değer, göç kültürü, dinî unsurlar, el sanatları, geleneksel oyunlar, atasözleri, türküler, kopuz, ağıt yakma geleneği gibi pek çok unsur romanda detaylarıyla anlatılır. Roman bu haliyle sosyolojik bir kaynaktır aynı zamanda. Aytmatov’un bu romanda kullandığı bir üslup özelliğinden de bahsetmek istiyorum. Yazar, acıklı olayları anlatırken paralelinde bir bozlaktan(romanda ağıt anlamında kullanılmaktadır) alıntı yaparak bu şekilde durumu okuyucusuna daha kuvvetli hissettirir: “Şimdi Tanabay o kadından da, o yorgadan da ayrılıyordu. Her şey geçmişte kalmıştı. Baharda gelen, sonra gökte sıra sıra dizilip uzaklara giden, gözden kaybolan yaban kazları gibi uçup gidiyorlardı onun iç dünyasında…” “O ana deve, o akmaya, günlerce ve günlerce, bozlaya bozlaya, yitik botasını arıyordu: Neredesin kara gözlü botacığım? Ses ver bana! Memelerim sütle dolup akıyor.. Mis gibi kokan ananın ak sütü.”(s.110) Gülsarı iğdiş edilirken at korasının arkasında çelik çomak oynayan çocukların söyledikleri ağıtın duyulması da bu bağlamda düşünülebilir. Bunun yanı sıra yazarın bu ağıtı düzenli tekrarlar şeklinde vermesi de anlatımı güçlendirici bir özellik olarak dikkat çekmektedir: “Gülsarı etine değen soğuk bir şeyle ürperdi. Yeni efendisi tam gözlerinin önüne çömelmiş bakıyordu. Birden korkunç bir acıyla canı çıkayazdı. Gözlerinde şimşekler çaktı. Ah! Kıpkızıl bir alev içine düşmüş gibi yandı. Dünya başına yıkıldı ve sonra zifiri bir karanlık oldu.” “Kora dışındaki çocuklar hala çelik-çomak oynuyorlardı: Gökbay, Akbay Buzavındı bakpay Kayda cürsin oynap Apan seni soymak Ay-Ay-Karabay zuvvv…”(s.102) "Elveda Gülsarı" romanında  türkülerin Tanabay’ın içinden taşan hislerini ifade etmek için bir vasıta olarak kullanıldığı görülmektedir. Aytmatov’un eserlerinde türkü ve aşk arasında yakın bir ilişki kurulduğu rahatlıkla söylenebilir ki Cemile hikayesinde Daniyar’ın söylediği türküler buna en çarpıcı örnektir. Romandan alıntıladığım şu cümleler türkü ve aşk arasındaki ilişkiyi göstermesi bakımından dikkat çekicidir: “Tanabay’ın onu yüreklendiren sesi, hatta keyfinden şarkı söylemesi pek hoşuna giderdi Gülsarı’nın. Böyle zamanlarda, koşu temposunu onun türküsüne uydururdu sanki. Zamanla bu türkülere iyice alıştı, onları belledi: Bazıları hüzünlü, duygulu, uzun, kısa, sözlü, sözsüz bütün türkülerini.”(s.30)  “Tanabay hafif bir sesle türkü söyler, sözleri pek anlaşılmazdı, ama herhalde anılarda kalmış yiğitlerin yaşadığı dönemi ve onların aşklarını, acılarını anlatan sözlerdi bunlar. Gülsarı, çok iyi bildiği yoldan, çayı geçerek ta yaylaya götürürdü sahibini.”(s.48) “Elveda Gülsarı” baştan sona hüzün dolu bir roman. Bir adam ve bir atın; sözlere gerek duymadan anlaşmalarına ve birbirlerinin halleriyle hallenmelerine rağmen yollarının ayrılması, Tanabay’ın kaybettikleri, Gülsarı’nın başına gelenler, aslında hayatın kocaman bir hayal kırıklığından ibaret olduğu gerçeğini bize bir kez daha hatırlatıyor. Hayat kısa ve bu kısa yolculukta sevdiklerimizin kıymetini bilip mutlu anları çoğaltmak gibi bir sorumluluğumuz var. Ama hayat bizi görünmez iplerle öyle sımsıkı bağlamış ki kımıldamak istediğimizde iplerimizin farkına varıyor ve her seferinde durmak ve beklemek zorunda kalıyoruz. İçimizde kocaman bir umut taşısak da bir şey değişmiyor aslında, her hayal kırıklığı, her güven zedelenmesi içimizdeki umuttan bir parçayı daha alıp götürüyor. Ama her şeye rağmen umut hep var ve ben belki de bu sebeple vedaları hiçbir zaman sevmeyeceğim… Elveda Gülsarı… Blogumdan okumak isterseniz: hercaiokumalar.wordpress.com/2018/05/03/elve...
Elveda Gülsarı
Elveda GülsarıCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202016,2bin okunma
··
1 artı 1'leme
·
792 görüntüleme
Muzaffer Akar okurunun profil resmi
"Koytaşın üzerinde dağları seyrederek oturan Tanabay, önce keçe çadırdan eşelenip yeni odun atılan ateşin çıtırtılarını duydu. Sonra karısının kopuzundaki insanın yüreğini yolup alırcasına hüzünlü ezgiler geldi kulağına. Yalnızlıklar içinde kalan bir adamın hıçkırıklarını, ah dedikçe nefesiyle yel savuran çok büyük acılı bir insanın ahlarını, ıssız ve engin bozkırda başını vuracak, onulmaz derdini gömecek bir yer arayarak koşan bir adamın acı çığlıklarını andıran bir ezgiydi bu. Hiç kimsenin avutamayacağı, hiçbirşeyin merhem olamayacağı acılarla ağıdını söyleyen, ağlayan bir adamın bozlamasını anlatıyordu kopuzun telleri." "yüreğini yolup alırcasına " diyor yazar... Sizin incelemeleriniz hem edebi bilgi hem de duygu zenginliği bakımından çok doyurucu oluyor. Teşekkür ederiz.
Hercaiokumalar /Ayşe okurunun profil resmi
Katkınız için çok teşekkür ederim, kitap sizin alıntı yaptığınız gibi olağanüstü cümlelerle dolu. Ve ben her şeyi istediğim gibi yazamamanin aczi içindeyim.
Resul Bulama okurunun profil resmi
Kaleminize sağlık Ayşe hanım, ben de Aytmatov'u büyük bir ilgiyle okumaya çalışıyorum. Elveda Gülsarı'yı da okudum. Ancak gördüm ki; okumadan okumaya, yazmadan yazmaya fark var. Aytmatov'u sizin incelemenizden okumak yazarla konuşmak gibi...
Hercaiokumalar /Ayşe okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Keyifli okumalar.
Necip G. okurunun profil resmi
Tam da kitabı okuduğum hafta böyle muhteşem, emek dolu bir incelemenin kaleme alınması benim için ne büyük şans:) Gerçekten de hem kitabı okumak, hem de Aytmatov'u daha yakından tanımak isteyenler için rehber niteliğinde bir inceleme olmuş... Özellikle kitabın orjinal adı ile ilgili yazdıklarınıza sonuna kadar katılıyorum. Orjinal isim kitabın ruhuyla birebir örtüşüyormuş gerçekten de... Ayşe hanım, Aytmatov deyince bu sitede ilk akla gelen kişi olmanız boşa değil:) Yaptığınız her incelemede, her paylaşımda birikimlerinizi ve harcadığınız emeği fazlasıyla görüyoruz. Kitapla ilgili vermiş olduğunuz detay bilgiler hem okuyan, hem de okuyacak olanlar için gerçekten çok faydalı... Kaleminize sağlık Ayşe Hanım... Selam ve sevgilerimle...
Hercaiokumalar /Ayşe okurunun profil resmi
Sağ olun Necip Bey. İsmimin Aytmatov'la anılması benim için şereftir. Ne mutlu bana. Daha detaylı yazarak sıkıcı olmak istemedim. Ama konu Aytmatov olunca da kendimi tutamıyorum:) Tekrar teşvik edici sözleriniz için yürekten teşekkürler.
7 sonraki yanıtı göster
Zeyneb Öztürk okurunun profil resmi
Ayşe hocam:)))) Kaleminize, yüreğinize sağlık. .. Kitabın orijinal adını bilmiyordum, Aytmatov'un veteriner olduğunu da. Bahsettiğiniz sembolik anlamları da hiç düşünmemiştim okurken. Oldukça faydalı, bilgi ve samimiyet dolu inceleme için tsk ederiz:) Hem ciddiyet hem samimiyet yüklü cümleler....garip bir denge var yazılarınızda. Kendimi çok şey hissediyorum okurken; ögrenci, arkadaş, okur, yazar, dost... Takipteyiz efendim:))
Hercaiokumalar /Ayşe okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim.:)) Bilgiler paylaşıldıkça mutluluk veriyor. Bugün yaşadığım tam da bu. Ne güzel ifade etmişsiniz: "Hem ciddiyet hem samimiyet yüklü cümleler....garip bir denge var yazılarınızda. Kendimi çok şey hissediyorum okurken; ögrenci, arkadaş, okur, yazar, dost." Böyle hissettirebildiysem ne mutlu bana! Sevgilerimle
Anıl okurunun profil resmi
Ayşe o ilk paragraf neydi öyle tüylerim diken diken oldu. Ellerine sağlık. "Ama insan bu hayatta en çok da en sevdiklerine veda etmek zorunda kalıyor ya, belki de hayatın en trajik tarafı da bu. Sevmediklerimizle burun buruna yaşamak zorunda kalırken, en sevdiklerimizi hayat boyu uğurlamak, onlara hep hasret kalmak, küçük anlardan ibaret mutlu anları bir daha bir daha hatırlayıp hüzünlenmekten ibaret bir hayat… "
Hercaiokumalar /Ayşe okurunun profil resmi
Cok teşekkür ederim Anıl. Kitaplar ve hayat aynı anda dokununca tellerimize böyle cümleler çıkabiliyor.
Icetree okurunun profil resmi
Ayşe hocam sizin incelemeleri okuduktan sonra aklıma ilk gelen soru "Ben de bu kitabı okusam aynı şeyleri hissedebilir miyim ?"oluyor hep. Yazdıklarınız kitaptaki samimiyet ve sevgiyle aynı frekansta ışıldıyor sanki. İyiki incelemişsiniz, bir sürü yeni bilgi de öğrendik. Bize en kısa zamanda okumak düşer. Kaleminize sağlık:)
Hercaiokumalar /Ayşe okurunun profil resmi
Var ol Yağmurcuğum. Kitabı okumadığın halde okuman büyük incelik. Bunun için ayrıca teşekkür ederim.:)
2 sonraki yanıtı göster
Mete Özgür okurunun profil resmi
Muhteşem bir inceleme daha. Emeğinize sağlık Ayşe Hanım. Bu incelemenin ışığıyla en kısa zamanda tekrar okuycam.
Nesrin A. okurunun profil resmi
Ayşe Hanım yine ne özel, ne güzel bir inceleme olmuş, muhteşemsiniz :) Kitabın ismi, cismi, içeriği herşeye birden hakimsiniz. Sadece Karanar'ı biliyorum maalesef okumadım hala. Yorumlarda zaten arkadaşlar belirtmiş benim de tüm hissettiklerimi. Sadece vedalarla ilgili çok sevdiğim bir kitaptan alıntı ekleyeceğim.
Pi'nin Yaşamı
Pi'nin Yaşamı
da bir kaplandan ayrıldığında şöyle düşünüyor adam: 'Bana doğru döneceğinden emindim. Bana bakacağından. Kulaklarını indireceğinden. İlişkimizi bir şekilde sona erdireceğinden. Hiç öyle bir şey yapmadı. Ve sonra beni ayakta tutan o korkunç, vahşi şey, sonsuza dek yaşamımdan çekip gitti.' Büyük bir hayal kırıklığı. Vedaları çok önemserim ben de, geri dönülmez olduğu tahmin ediliyorsa. Elinize sağlık yeniden, hep yazın siz :)
Hercaiokumalar /Ayşe okurunun profil resmi
Gülsari, insanın tellerine dokunan bir kitap. Ama konu Aytmatov olunca ben biraz mukayeseli ve bilgi verici bir dil kullanıyorum. Elimden geldiğince bundan sıyrilmaya, duygularımı yansıtmaya çalıştım ama kitap kesinlikle baştan sona etkileyici cümlelerle dolu. Katkınız için yürekten teşekkürler :)
Uğur Ukut okurunun profil resmi
Bu kitaba, daha doğrusu okuduğum Aytmatov kitaplarına yapılan incelemelerin hepsini değilse bile % 80 ini okudum. Her inceleme kitaplarda yeni şeyler bulmamı farklı bakış açıları bulmamı sagladi. Elveda Gülsarı ise bende diğerlerine nazaran farklı bir his ve izlenim bırakmıştı. Fakat bu farkın ne olduğunu bir türlü anlayamamıştım. Incelemenizle bu farkın ne olduğunu gördüm. Teşekkür ederim. Insan veya hayvan vazgeçilmezleri elinden alındığında yaptığı fedakarliklarin mahkemesine çıkıyormuş. Teşekkür ederim.
Hercaiokumalar /Ayşe okurunun profil resmi
Rica ederim Uğur Bey. Incelemem sizde farklı bir tat bıraktıysa bu beni mutlu eder. Okuduğunuz ve hislerinizi ifade ettiğiniz için çok teşekkür ederim.
17 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.