Weltschmerz kullanıcısına ait "Yaşamak İstiyorum" isimli hikayeyi etkinlik kapsamında paylaşıyorum.
Bunaltıcı bir sabaha açmıştım yine gözlerimi. Yataktan kalkmak istemiyordum ama okula gitmek zorundaydım. Yine dışarıya çıkıp insanların arasına karışma düşüncesi beni hep ürkütüyordu. Kayboluyordum. İnsanlara hiçbir zaman alışamadım. Yataktan kalktım ve yola koyuldum. Kendimle beraber götürmek istemediğim ruhumu şu rıhtımdaki ağacın ucuna bıraktım ve yola devam ettim. Yorucu ve bunaltıcı bir günün daha ardından biraz nefes alıp açılmak için rıhtımda bir yürüyüşe çıktım. Ağacın kenarına bırakmış olduğum ruhumu alıp çayırlarda, dağlarda çıplak ayakla dolaşmaya başladım. Toprağı hissetmek istiyordum. Yürüdükçe ırmaklar, nehirler keşfediyordum. Yeni nefesler doluyordu içime. Dağları, ırmakları geçiyordum suyu, toprağı, havayı hissederek. Irmağın karşı tarından belli belirsiz bir piyano sesi duyuluyordu. Usul usul ... çalan her bir nota yeniden yaşama sevinci doluyordu içim. Dans etmeye başladım. Şüphesiz onca yapmış olduğum dans gösterilerimin hiçbiri bu denli özgür, doğal ve akıcı olmamıştı. Piyanonun tuşları içime işliyordu sanki ve ben içimden geldiği gibi dans ettim. Sahnenin darlığı, seyirci kitlesi ve içinde kaybolduğum duvarlar yoktu. Özgürdüm. Dilediğim gibi dolaşıyor dans ediyorum derken arkadaşım koluma dokunmuştu. Elindeki çay ile bana seslendi, gözlerimin önünden akıp gitmişti her şey ve ben hala okulun bahçesindeydim.