Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

228 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
Beş Şehir, Tanpınar'ın Ankara, Konya, Erzurum, Bursa ve İstanbul şehirlerini birer kahraman edasıyla ilmek ilmek işlediği kitabı. İçimizdeki mazi gülünü harekete geçiren kitaplardan biri belki de. Şehirlerden dördünü gezme fırsatı bulduğum için kendimi şanslı hissedenlerdenim hatta Bursa gezimi kitabı okurken yaptığım için kitabın tazeliğiyle Yeşil Cami'de Tanpınar bakışlarını da aradım. Tanpınar'a Hüdavendigâr Camii'nde gülümseyen çocuk yüzüne benim Emir Sultan türbesinin pencere kenarına oturduğum vakit yanıma oturan sıcak tebessümlü bir çehrede rastladım. Mekânların ve kişilerin tarihleri Tanpınar'ın anlatımıyla hikâyeye dönüşmüş ve bu da okumayı bir lezzete dönüştürüyor. Kitapta beni en çok etkileyen kısımlardan ilki yoldaşı olduğum için Bursa kısmıydı ama bir diğeri de İstanbul. Gönlümün Payitahtı İstanbul.Yıllar boyu taşına bastığımız, havasını soluduğumuz, suyunu içtiğimiz ama bir türlü tam manasıyla tanıyamadığımız İstanbul. İstanbul'u sevmek için tanımak, tanımak için de emek vermek gerekiyor. Gerçekten emek istiyor İstanbul'u sevmek, şöyle bir fotoğraf çekeyim de elâleme göstereyim değil de taşına, çiçeğine, çeşmesine, camisine kulak vermek gerekiyor. Kitabın 214. sayfasında şöyle yazıyor: "En büyük meselemiz budur; mazi ile nerede nasıl bağlanacağız, hepimiz bir şuur ve benlik buhranının çocuklarıyız, hepimiz Hamlet'ten daha keskin bir "olmak ya da olmamak" davası içinde yaşıyoruz. Onu benimsedikçe hayatımıza ve eserimize daha çok sahip olacağız. Belki de sadece aramak ve bütün kapıları çalmak kâfidir." Mazi ile nereden bağlanacağımızı bilmediğimizden dilimizden hep şikayetler dökülüyor:"Nerede o eski günler" serzenişlerini duymuyor musunuz siz de? Asıl işin ilginç yanı bunu diyen insanların yalnızca şikayetten ibaret kalmaları beni şaşırtıyor, üzüyor. Örneğin hayatında hiç gül fidanını toprakla buluşturmamış olan kişi çıkıyor "Eskiden ne güzel çiçekler vardı, şimdi her yer beton" diyor. Evet, büyük şehirler için özellikle de artık her bir gökdeleninin saçlarına düşmüş aklar olduğunu düşündüğüm İstanbul için beton asla azımsanmayacak kadar çok ama bizler kendi bahçelerimizden, balkonlarımızdan, cam kenarlarımızdan başlayabiliriz annelerimiz gibi ya da büyükannelerimiz gibi çiçekler yetiştirmeye, en azından serzenişlerimiz şikayetle kalmaz. Eski bayramları özlüyorsak onları o en özlediğimiz haliyle yaşamaya çalışalım unutulmamalıdır ki her dönemde yaşayan insan geçmişini özlüyordu Tanpınar: "Niçin geçmiş bizi bir kuyu gibi çekiyor?" cümlesini 1946 yılında söylemiştir. Savaş Ş. Barkçin Gelenekten Geleceğe adlı programının ilk bölümünde şöyle bir cümle kurmuştu: "Şikâyetten vazgeçip hikâyete geçelim." Unutmayın; kendi özlerimizle beslenerek köklerimizi güçlü tutabiliriz. Türküleri, dağ kekiğinin kokusunu, gelinciğin zarafetini, Ankara'nın pusunu, Erzurum'un dağını, Konya'nın bozkırını, Bursa'nın yeşilini, İstanbul'un erguvanını ve insanı hep sevin.
Beş Şehir
Beş ŞehirAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 201911,4bin okunma
·
41 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.