Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Vatan Hainlerini Tanımaya Devam Ediyoruz - 12
Yazar ve Nazır Ali Kemal: “Düşmanlar, teşkilat-ı milliyeden bin kere daha iyidir." (23 Nisan 1920) “(Ankara’dakilerin) Yunanlılara hâlâ meydan okumalarına, çılgınlıktan başka bir sıfat verilemez. Yunanlılarla aramızda akılca da, ilimce de, kuvvet bakımından ve her açıdan bu kadar fark varken, onlarla muharebeye girişilemez. ” (7 Ağustos 1920) ' “(Kars’ın geri alınması üzerine) Demek ki işlemediğimiz bir hata kalmıştı. Ermenistan’a taarruz ile onu da tamamladık. (...) Ankara yâranı nihayet meram/anna erdiler. Ermenistan'a yürüdüler. Kars’ı işgal ettiler. " (17 Ekim! 11 Kasım 1920) 'Avrupa ile başa çıkmayı asırlardan beri Asya’nın hangi kavmi (milleti) başardı ki biz başarabilelim?” (6 Şubat 1921)
Sayfa 38 - Bilgi Yayınevi, 10.Basım, İki Cilt BirleştirilmişKitabı okudu
··
7 görüntüleme
Murat Ç okurunun profil resmi
Öne Çıkan Yorum
Sen istersin de yazmam mı.. Yılmaz Özdil'in sevdiğim bir yazısı ile sizleri baş başa bırakıyorum: * Gazeteciydi Ali Kemal. İngiliz finosuydu. Vahdettin'le birlikte İngiliz Muhipleri Cemiyeti'nin kurucusuydu. Milli mücadeleye düşmandı. “Avrupa ile başa çıkmayı hangi Asya kavimi başardı ki, biz başarabilelim” diye makaleler döşeniyordu, bugünkü AB'ciler gibi, Avrupalıların illa başımızda bekçi olarak dikilmesini istiyordu. * Mustafa Kemal'den nefret ediyordu, milletin başına bela olarak görüyordu, “onunla tokalaşmak, eşkıyaya el uzatmaktır” diyordu. Hatta… “Derme çatma bir ordu, dövüşüp duruyorlar, zırzoplar, tam istiklal isteriz diye tutturmuşlar, halbuki ne demiş Arap, elhekmü limen galebe, galibin dediği olur, işte bu kadar” diyordu. * Hızını alamıyor, Mustafa Kemalcileri “sevinçle” şöyle tarif ediyordu: “Çanlarına ot tıkanıyor, moralleri pek düşük, çoğu yalınayak, teçhizatları noksan, gerçi birkaç kamyonları var ama, hepsi kullanılmaz halde, motorları bozuldu mu tamir edilemiyor, benzinleri yok, yedek parçaları yok, taşıma için ancak mandaları var, Mustafa Kemaller faydalı hiçbir işe yaramazlar, hamdolsun sayıları azdır, hastalanmış uzuv gibi kesip atmalı!” * Böyle bi haindi. * “Berduş” diyordu Mustafa Kemal'e… “Medeniyet dünyasını aleyhimize çevirmek için Anadolu'da havsalaya sığmaz delilikler, cinayetler işliyor” diyordu. “Eyy müslüman kardeşlerimiz, teşkilat-ı milliyeye aldanmayınız, bolşevik kafası taşıyan yurtsuz serserilerdir bunlar” diyordu. “Bu millici mahluklar kadar, başları ezilmek ister yılanlar hayal edilemez, düşmanlar onlardan bin kere iyidir” bile diyordu. * Neticede… Bedelini ağır ödedi. Linç edildi. * Çocuklarını İngiltere'de bırakıp İstanbul'a döndüğünde, ikinci evliliğini yapmıştı. Kendisi 44 yaşındayken, Tophane müşiri Zeki paşa'nın 18 yaşındaki kızı Sabiha'yla nikahlanmıştı. Bir oğlu daha olmuştu. * Ali Kemal öldürülünce, Sabiha oğluyla birlikte İsviçre'ye gitti. Oğlu hukuk tahsili yaptı, üniversiteyi bitirince “memlekete döneceğim” diye tutturdu. Aile büyükleri itiraz etti, “seni yaşatmazlar orada” filan diye dil döktüler ama, nafile… Bindi trene, Ankara'ya geldi. İngilizce, Almanca, Fransızca bilen, donanımlı bir gençti. Dışişleri bakanlığının memuriyet sınavına girdi. Kazandı. * Cumhurbaşkanımız, İsmet İnönü'ydü. Dışişleri sınavını kazananların dosyalarını getirdiler, masasına bıraktılar. Birinin üzerinde “menfi” notunu gördü. “İşe alınması muvafık değildir” yazıyordu. Sakıncalı'ydı yani, uygun değil'di. Açtı dosyayı, okudu. Kırmızı kalemle belirtilmişti, Ali Kemal'in oğluydu. * Çizdi menfi'nin üstünü, müspet yazdı, çizdi muvafık değildir'in üstünü, muvafakat ediyorum yazdı, imzaladı. “Devlete kin yakışmaz, biz bu cumhuriyeti kanla kurduk ama, insanla büyüteceğiz” dedi. Dosyayı uzatırken de ekledi, “ben bunu Gazi'den öğrendim” dedi. * Ulusalcılar… İşte budur. * Ali Kemal'ın oğlu Zeki Kuneralp'ti. Paris, Bern, Londra, Madrid büyükelçimiz oldu. Dışişleri bakanlığı müsteşarımız oldu. Ali Kemal, Amerikan fıştıklamasıyla doğu'daki şehirlerimizi altın karşılığında Ermenilere satmamızı öneriyordu… Kadere bakın ki, oğlu Madrid'de Asala'nın saldırısına uğradı, makam otomobiline ateş açıldı, Zeki Kuneralp otomobilde değildi, eşi Necla Kuneralp'le birlikte, bacanağı emekli büyükelçi Beşir Balcıoğlu ve İspanyol makam şoförü Antonio Torres hayatını kaybetti. * Bitmedi… Ali Kemal'in torunu, Zeki Kuneralp'in oğlu Selim Kuneralp, babasına açılan yoldan yürüdü, Stockholm ve Seul büyükelçimiz oldu, AB daimi temsilcimiz oldu, Dünya ticaret örgütü daimi temsilcimiz oldu. * Çünkü… Bu cumhuriyeti kuran ulusalcılar, kendilerine “başı ezilesi yılan, kesilip atılması gereken hastalıklı uzuv” diyen, “idam” edilmelerini isteyen vatan haininin suçunu, evladına çektirmemiş, sahip çıkmış, bağrına basmış, senden-benden diye ayırmamış, ötekileştirmemişti. * Ve, hal böyleyken… “Ali Kemal'in torunu İngiltere dışişleri bakanı oldu” diye ballandıra ballandıra yazan, öbür torununu yazmayan, öbür torunundan hiç bahsetmeyen sayın basınımız, ne diyor hâlâ ulusalcılara? * Irkçı, faşist, darbeci, hastalık zihniyet filan diyor. * Sizi gidi… 2016 model Ali Kemaller sizi! Yılmaz Özdil google.com/amp/s/www.sozcu...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.