İşte bu yüzden, bugün yazan gençler, hakkında yazmaya değen, dert ve yorgunluğa değen tek şeyi sırf bu yolla iyi yazmalarını sağlayabilecek olan tek şeyi unuttular: Kendiyle çatışan insan kalbinin sorunlarını. Bunu yeniden öğrenmeliler. Olabilecek en bayağı şeyin korkmak olduğunu kendilerine öğretmeliler: Bunu yaparken de çalışmalarında ezeli gerçeklerden ve yüreklerinin doğrularından, geçici ve yok olmaya mahkum herhangi bir öykü içermeyen evrensel doğrulardan -sevgi ve onurdan, şefkat ve gururdan ve merhamet ve fedakarlıktan- başka hiçbir şeye yer bırakmayacak biçimde, her şeyi sonsuza kadar unutmamalılar. Yoksa bir lanet altında çalışırlar. Aşkı değil şehveti, kimsenin değerli bir şey yitirmediği yenilgileri ve umut içermeyen, en kötüsü de şefkat ve merhamet içermeyen zaferleri yazarlar. Kederleri hiçbir evrensel kedere neden olmaz, hiçbir iz bırakmaz. Kalpten değil, hormonlardan yazarlar.