"Sevinç üstüne sevinç kazanç üstüne kazanç
Doğuştan hakkım benim.
Ve sonsuz günlerimin övgüsünü,
Seslenirim dünyanın kıyısından.
Duyarım yankısını sesimin.
Ölümlerin çeşidini tadarım evet!
Zamanların ötesine gider gider gelirim evet!
Mutluluk kasemi son damlasına kadar süzerim evet!
Her çağda ve her iklimde;
Onurun köpüğünü
Gücün lezzetini
Kadının tadını
Mutluluğun tortusunu
Diz üstü içerim.
İçerim evett..
Çünkü içmek
Elbet güzel şey içmek.
Yaşama içerim…
Ölüme içerim hey yy!
Ve takarım dudaklarıma bir türkü.
Çünkü ben öldüğümde bir başka ‘ben’
Alacak kaseyi eline..
Cennetin bahçesinden kovduğun
Bendim ey tanrı, ben!
Ve ne vakit ki yer, gök, deniz ve bulutlar
Birbirine kavuşur..
Geleceğim cennetin bahçesine, dur!
Çünkü dünya benim dünyam,
Benim görkemli dünyam.
Dertlerimin dünyası,
Çığlıklarımın dünyası.
Yeni doğan bebeğin ağlamasıyla
Doğum yapan ananın acılı çığlığıyla
Benim dünyam.
Doğmamış bir ırkın nabzıyım ben
Yeni bir dünyanın aşığıyım ben,
Damarlarımda gürül gürül akan kan
Cehennem ateşini kül eder.
Ben insanım, insan, insan! !
Etten kemikten insan!
Ana rahminin karanlığından
Ruhumun pırıl pırıl havalanışına,
İçimde yanan ateşe kadar,
İnsanım ben!
Etime et kanıma kan
Bütün dünya benimle
Senin lanet olası cennetin,
Susuzluğunu gidermek için
Yeryüzüne akacak.
Ey tanrı!
yaşamın kasesini boşalttığında,
Görkemli gök kuşağını
Ciğerlerime doldurduğumda
Sonsuz gecenin umutsuz yası
Artık düşlerime bile girmeyecek..
Cennetin bahçesinden kovduğun
Bendim ey tanrı, ben! !
Ve ne vakit ki yer, gök, deniz ve bulutlar
Birbirine kavuşur..
Geleceğim cennetin bahçesine, dur!
Çünkü dünya benin dünyam,
Benim görkemli dünyam.
Sevincimin mutluluğumun dünyası,
Kutupta akan nehrin en parlak ışığından
Benim aşk tohumumun yeşerdiği
ana rahminin karanlığına kadar."