Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Haziran 2018 Hikaye Etkinliği
Yazar: https://1000kitap.com/0161umay Hikaye Adı : Hasat Link: #30194985 Başaklar sararmıştır şu günlerde. Haziran ortası dedi miydi Ya Allah başlarlardı bir ucundan hasata, havalarda bozuk gider fakat bir umut acele davranırlarsa kaldırabilirlerdi yağmura yakalanmadan. Ne günler olur o günler... Evin erkeği sabahın dördünde kalkıp tarlaya ekine gider, kadını da kalkıp kocasına ekmek yapar yumurta kaynatır kocasına azık verirdi, kadın kocasını yolladıktan sonra da ahıra gider ineği sağıp süt pişirirdi küçük oğluna. Bu işlerini hallettikten sonra tarlaya gitmek için hazırlıklara başlardı. Bahçeye iner üç dört baş soğan sarımsak çeker, güzelce temizler onları sonra eve çıkıp bol yağlı bir dövme pilavı pişirirdi, yanına iyi gider diye de bir kaba yoğurt doldururdu. Domates biber derken kocaman bir sofra olurdu azığı. Yiyeceğini hazır ettikten sonra emekleyen küçük oğlunu sırtına alır, bir elinde orağı bir elimde azığı, suyu tarlanın yolunu tutardı kocasının yanına... O tarlaların her rengini görmüştü kadın, her kokusunu içine çekmişti, çamurunda ayakları gömülmüş, çatlaklarına su doldurmuştu zamanında. İlkbahar da yemyeşil gördüğünde kollarını iki yana açarak özgürce koşmayı hayal etmişti o yeşilde, kaybolmayı. Sonra sararmaya başladı hayalleriyle birlikte ekinlerde, yaz oldu bereket sardı her bir yanı, herkes ekmeği için çalışıyor, kadında çalışıyor, benim nimetim benim ekmeğim diyerek çalışıyordu... Yaz bu, onun da ömrü var, iki yaş düştümü toprağa hasattan sonra bil ki güz gelmiş, toprağın yeniden işlenme vakti... İki öküzü koşardı kocası, sabahtan akşama kadar altın sarısı o toprağı kendi rengine çevirirdi. Kararırdı toprak ilmek ilmek çizgi çizgi... Günler çabuk geçer oyalanınca, tek iş bu değildi yapılması gereken, kışlık odun ayarlanması lazımdı, topraktan el etek çekilsin ki oduna gitsinler... Bir kaç yük odun getirdikten sonra da kış kendini göstermeye başlardı sert esen rüzgarla, geceleri pencereden konuşmalarını dinlerdi kadın bir elinde yavrusuna ördüğü patik... Sabah olur derken bir bakar ki kapkara toprak bembeyaz olmuş ne bir iz var ne bir karartı, bembeyaz... Sevinirdi kadın çünkü kar bereketti, toprağın gıdasıydı... Kış da kışlığını böyle gösteriyordu, zordu su bulması odun taşıması ama olması gereken buydu... Çocukluğuna giderdi bir anda aklı, şu beyaz örtüye kapan kurduğu günlere, kuşlara fark edilmeden saatlerce beklediği günlere... Düşüne düşüne koca yolu bitirmiş, gelmişti kocasının yanına, tarlasına, kadın... Bir ağaç gölgesi bulup oturdular yere. Çok yorulmuştu adam, alnında boncuk boncuk terler birikmişti, yere damlayan her bir ter o toprağa can oluyordu, bereket oluyordu... Sırtından çözdü oğlunu kadın yatırdı yere. Kocasının önüne sofrayı serdi pilavından yoğurdundan koydu... Kocası da bir vuruşta soğanı kırdı koydu yarısını karısının, yarısını kendinin önüne... "Bir an evvel biçebilsek şu tarlayı gerisi kolay." dedi adam karısına. "Yağmur gelmeden." dedi kadın. "Gelirse çok gelir bahele şu bulutlara yağmur dolu geçiyor üstümüzden, desteler ıslanırsa halimiz harap sel alır Allah korusun." diye devam etti. Yemekten sonra uyanan oğlunu yeniden sırtına alıp, kocasıyla tarlaya doğru yürüdü kadın başladı bir ucundan tarlanın, ne kadar hızlı olurlarsa ikisi iki yandan, o kadar iyi olurdu yağmura yakalanmadan...
··
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.