Ben sınırlarda büyüdüm; toplumun sınırında (hiçbir zaman tam olarak bir yere ait olmadık), şehirle yaban hayatın ayrıldığı yerlerde gezindim hep. Geceleri birkaç sevimli sokak arşınladıktan sonra neon ışıklar kısılır ve ben de kendimi şehre tepeden bakarken bulurdum. Bir ayağım süpürgeotlarına uzanır, diğeri asfalta basardı; bir ayağım ışıkta diğeri karanlıkta olurdu.