Sevelim sevmeyelim, içimizdeki dizginlenmemiş atı yadsıyamayız. Gönlü dilediğince, dörtnala koşmak; yorgunluktan bitap kumlara yuvarlanmak; dünyanın fırıl fırıl döndüğünü hissetmek; taşlara ve otlara karşı -kelimenin tam anlamıyla- bir dostluk dalgası hissetmek, sanki insanlık sona ermiş gibi, kadın-erkek bütün insanlara boş ver demek- böyle bir arzunun bizi sık sık pençesine almadığını söyleyemeyiz.