Uygarlığımızın kimlik oluşturduğu iddiası ancak, üst
üste yığılmış kimlikleri kimlik olarak kabul edecek olursak
doğrudur.
Ama geri planda hep insanın kendi kurban durumunda
oluşu vardır. Eğer bir insana kurban durumunda
oluşunun nedenlerini ve kaynaklarını görmek yasaklanırsa,
biriktirilmiş öfkenin yüklenebileceği bir düşman
arayışı yaşamının amacı haline gelir.
Statü kaybı veya ekonomik sıkıntı gibi dış koşullar, bakışın dolayısıyla duyguların iç kurbana çevrilmesine neden olduğunda bu arayış hep tekrarlanır. Bunun sonucu bir şiddet kısırdöngüsüdür.
Burada kendine acıma, insanın kendi şiddet eğilimini maskelemesinde işlev görür. Aslında kendine acıma şiddeti
körükler ve vicdandan arta kalan ne varsa bastırır.