Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

84 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Şeffaf olmaya, şeffaf oldurmaya yönelik gayretimizi ifşa eden kitabın ismini ilk kez gördüğümde itirazın âlâsını yöneltmiştim. Neymiş, yok artıkmış, sadece ifşa toplumuymuşuz, şeffaflık biraz ağır kalmışmış. Hatta bu şeffaflık isnadı insanın kendisini görünmez fakat nesneyi aleni kılacak kadar gaddarlık içeren bir isnatmışmış. Yuhmuş. Dedim. Dedim ama şu görseli oluşturmak için de resmen meta fetişizminin dibine indim. Kitabın ve onu teşhir etmenin kullanım alanını lağvedip bambaşka maksatlar güden yeni ve eşyanın tabiatına aykırı kullanım alanına yöneldim: Normali oku-çek-paylaş iken onu oku-çek-kırp-efektle-flulaştır-yatır-bük-orantıla-paylaş haline soktum. Ben nesneyi olması gerekenden çıkarıp onu pazarda alıcıya sunmak için kusurlarını bertaraf eden satıcı gibi başkalaştırırken itiraz ediyordum: Yok artıkmış. Alt tarafı haz ve estetik kaygısı güdüyormuşmuşuz. N'olmuşmuş? Ne ki kitabın kapağını hatırladım. Bizi resmetmiş. Hepimizi. Zaten Metis'ten çıkan kitapların çok azı hariç, diğerlerinin vasat olduğuna şahitlik edenimiz yoktur sanırım. Gerçi, Haluk Barışcan'ın çevirileri sade olanı daha daha da sadeleştirerek iyilik mi yoksa kötülük mü yapıyor çözemedim ama en azından Şeffaflık Toplumu'nu tek seferde okunacak kadar duru hale getirmiş. İlgiyi ilkin kitabın kapağı çekiyor ki bizde okunacak kitaplar kapaklarından anlaşılır. İşin künhü budur. O konuda bu kitap iyi. Kapakla tavlıyor okuyucuyu. Diğer yandan izim üzerine basıp geçtiğimiz "şeffaflık" kavramının üzerine Byung-Chul Han basa basa geçiyor ve onun bir neoliberal aygıt olduğuna dair keskin tanımlama yapıyor. Hem neoliberal hem de aygıt. Yani hem siyasal olanın kulaklarını çınlatıyor hem de postyapısalcıların. Haydi diyelim ki onun neoliberal olduğuna kanaat getirelim, ya onun bir "aygıt" olduğunu nasıl benimseriz? (Buna dair argümanları diziyor zaten: totaliter olacak kadar kapsayıcı olan, sırf belirgin kalmasın diye her şeyi tahakküm altına almaya çalışan bir aygıta dönüşen şeffaflık tam bir neoliberaldir. Nokta. Pek de itiraza yer bırakmıyor ve işim gerçekten zor. Her şey zıttıyla bilindiğinden neoliberal olmayışına dair birkaç cümle yuvarlamak gerekirdi. Chul Han bu yolu tıkamışa benziyor.) Ne ki onun aygıt olduğuna dair gerekçeler gani gani. Bilhassa şeffaflığı bürokrasi eliyle telkin eden ve alenen bir politik meta haline sokan formel bilimler gözden kaçacak gibi değil. Zaten bu yüzden şeffaflık "toplumu." Enformele, tıknefes olana, gözetlenip didik didik edildiğimizi bilsek dahi ona tepki veremeyecek hale gelene kadar aygıt olma işlevini sürdürmeye yeminli, şeffaflık. Örtülü olana karşı düşmanlık beslediğimiz aşikâr. Ama şeffaf olmaya meraklı toplum -Chul Han da kitabı böyle kategorize etmiş- kendi içerisinde ayrışmaya gidiyor. Daha doğrusu, giderek tek merkezciliğin pençesinde parçalı gözetlenme unsurlarına dönüşüyoruz. Foucault üzülecek ama, Panopticon'un artık çok-merkezli ve sırra kadem bastığına alamet olacak kadar sinsice gözetleme metodu karşısında o meşhur bilinç dünyamız bulanıklaştı. Deney farelerinden halliceyiz. Ulrich Beck bunu uyarırken yapayalnız sayılırdı. Giderek teşhir eden, ifşa eden, kontrol ve enforme eden toplumlara dönüşüyoruz. Porno toplumu olduk, diyor. Nasıl olduğunu da 72 sayfa boyunca Byung-Chul Han izah etsin.
Şeffaflık Toplumu
Şeffaflık ToplumuByung-Chul Han · Metis Yayıncılık · 20172,092 okunma
··
67 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.