Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Dünya Gezegeni “3 gündoğumu geçti, hâlâ buradayız” Yüklemi çoğul kullandığını fark ettiğinde durdu Sonje ve ondan bahsetmeye karar verdi: “Ama Numi gelmedi, hâlâ. Bağlanamıyorum ona. Bağlanılmak istemiyor. Ne yazacağını bilemedi. Silmek ve devam etmek arasındaki çelişkide bir an bekleyip konuyu değiştirmeye karar verdi: “Buraya uyum sağlamamda Gigi’nin çok yardımı oluyor. Orion takım yıldızındaki ikinci seviye bir uygarlıktan gelmiş buraya. Gezegene indiğimiz ilk gün parkta tanıştık onunla. İnsansılarla ilgili çok bilgili. Nasıl beslendiklerini gösterdi bana. Dev marketlerde zehirli torbalar içine koydukları ve diğer hayvanlar yemesin diye üzerine zehir sürdükleri yiyecekleri yiyerek yaşıyorlar. Yedikleri her şeyle zehirleniyorlar ama umursamıyorlar çünkü kendi türlerine karşı bile acımasızlar. Sanki ölmek için yaşıyorlar. Meyvelerin hepsinin kabuklarında kimyasal maddeler var. Koklamak yeterli bunu anlamak için ama bu insansıların duyuları da çok kör. Bu kadar zehrin tüketiminden sonra insansılardaki tuhaflık belki de normal olmalı. Kendilerine doğrusu söylense bile anlamayacak kadar aptallar, nörolojik bir anomali gibiler. Bu bölgede yaşayanlar genel olarak etoburlar, otobur olan hayvanları yiyorlar. Gigi bana, bu insansıların otobur hayvanları, nasıl küçük kafeslere kapatıp ışıksız bir ortamda kasları gelişmesin, etleri sertleşmesin diye hareket etmelerine izin vermeden büyüttüklerini ve öyle kestiklerini anlattı ama doğru olduğunu bir an bile düşünmedim. Bu kadarı ancak Nakar’a ait olabilir, bu insansılar için bile fazla olurdu. Teknoloji seviyesi bu noktada olan bir tür belki gezegende baskın olabilir ama sadizmden besleniyor olamaz. Gigi’nin bu gezegene dair epey tuhaf kuramları var, geldiği gezegen, dengesini kaybettiği için kaosa kapılmış. Kaos, bedenlenmiş Çi’nin varoluşu, negatif-pozitif çizgisi üzerinde çeşitlendirilmiş deneyimlerle deneyimlemesi yerine, sürekli olarak tek bir tarafı seçmesiymiş. Eğer bu insansılar çocuklarını şekerle zehirlemeyi bırakmazlarsa kaos kapılarında gibi görünüyor, negatifte çok derinlere inmişler, nasıl dengeye geri dönebilirler bilmiyorum. Aeden e geri dönmek için manyetik alan oluşturmam lazım, sanırım gezegenden ışıklanmayı etkileyen bir kalkan var. Yüksek bir manyetik alan gerilimiyle kalkanda delik açabilirim. Eğer manyetik alanı çalıştıramazsam internete girmek için bir yol bulmam lazım. Her bilginin toplandığı bir bilgi deposuymuş internet. Gezegenin kalkanıyla ilgili bilgiyi mutlaka orada bulabileceğimi söyledi Gigi, insansıların ellerinden bırakmadıkları o aletler internete giren anahtarlarmış Her köşedeki marketler sayesinde her an zehirli de oha yiyecek bulmak kolay ama sokakta aç yaşayan insansılar var. Hem de işin ironik tarafı bu marketlerin önünde aç sefil yaşıyorlar. Sürekli ellerini uzatıyorlar, insansılar buna dilenmek diyorlar. Gigi'yle arada dileniyoruz. Değiştokuşun yerini burada para almış. Üzerindeki rakamlar sayesinde miktarı, dolayısıyla değeri belli olan kâğıt parçaları para. Yırtılacak kadar narin, birbirlerini öldürebilecekleri kadar güçlü bir şey bu insansılar için. Zıtlıkların gezegeninde değer birimi, değersiz kâğıt parçalarından başka ne olabilirdi ki! Her devlet ayrı para kullanıyormuş. gezegendeki bazı paraların diğerlerine oranla çok değersiz olduğunu anlattı. Üretmenin emek üzerinden değil de lokasyon üzerinden belirlenmesi çok anlamsız bence ama bu devlet sistemini pek anladığım söylenemez. Bir anlamsızlık sanki bir sürü başka anlamsızlıkları doğurmuş gibi. İnsansılar devlet adını verdikleri kuruluşlara bağlı olarak yaşıyorrlar. Herkesin kazandığı para içinden devlete verdiği bir miktar var, buna vergi diyorlar. Bu vergilerle yollar, binalar, köprüler, hatta okullar yapılıyormuş ama sonra kendi paralarıyla yaptırdıkları bu yolları, okulları kullanabilmek için yine para vermeleri gerekiyormuş. İnsansılar güya devletlerinin bulunduğu topraktaki her şeyin sahibiymiş ama söz konusu ‘her şeyi’ sadece çok parası olanlar kullanabilirmiş. Bana kalırsa, devlet adını verdikleri bu sistemle köleliği kabul edecek kadar ilkeller aslında bu insansılar ve kendi köleliklerini fark edemeyecek kadar da algıları zayıf, şekerden olmalı. Devlet kararlarını kimin verdiğini sordum Gigi’ye ‘Hangi dev' letten bahsettiğine göre değişir’ dedi. Bazı devletlerin kararlarını di' ğer devletler veriyormuş. Ama dünyayı bankalar yönetiyormuş. Bu insansıların kazandığı tüm parayı koydukları yer, bankalar. Tüm bankalar da merkez bankasına bağlıymış ama sahibi kimmiş, Gigi bilmiyor. Kimsenin de bilmediğini söyledi. Bu insansıların kurduğu bu devlet sisteminin, kendisiyle acayip çelişen bir sistem olduğu çok açık. Devletin yaptığı okulların hapishaneye benzemesi zaten tesadüf olamaz. Hatta aslında mantıklı da, çocukları köleliğe hazırladıkları her sistemde okullar da hapishane gibi olmak zorunda. Sonrasında insansıları bu yüksek binaların içine kapatabilmek ve ne ürettiklerini bilmeden yaşamlarını adamalarını sağlamak için böyle beyin yıkıyor olmalılar. Soru sormayan, sadece söyleneni yapan bu kölelik sistemini tamamen paranın belirlediği bir hiyerarşiyle yaşıyorlar. Henüz tam analiz edecek kadar bilgim yok, ama bu gezegende insanlık dışı bir şey var, kendilerine insan demeleriyse tam bir ironi. Kelimelerle anlatılmaz şekilde mantıksızlar. Burayı görse babam bile inanamazdı!”
·
29 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.