Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

208 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Yeryüzünün bütün karıncaları birleşiniz!
"İnsanfiller, insankarıncalara tıpkısını yapıyorlar, onların içlerindeki umudu çürütüyorlar." (syf.168) Bu cümleyi okuduktan sonra, yazmak istediğim birkaç cümle olduğunun farkına vardım. Kitapla alakalı merak ettiğim başlıca sorular var aklımda. Yaşar Kemal'in okumuş olduğum ikinci kitabı ve ilkine nazaran bunu çok daha severek, benimseyerek okuduğumu belirtmeliyim. Ilk basımı 1977 senesinde yapılmış. Günümüz senesini düşünürsek kırk bir senedir güncelliğini yitirmemiş. Okurken sanki şu anı yansıttığını düşünmekten kendimi alamadım. Şimdi bir kitap yazmaya kalksam, kendimi Yaşar Kemal yerine koysam kırk bir sene sonraki nesile ulaşabilme kısmının ne kadarını hayal edebilirim ki? Ulukepez, karınca ülkesi ve filler sultanı arasındaki elçi. Hem karıncalarla dostluğunu koruyan hem de filler sultanına yaranmaya çalışan bir kuş. Kötü olan şu ki, Ulukepez'i dost elçisi zanneden karıncalar bilmiyorlardır ki, Ulukepez karıncalarla ilgili tüm bilgileri filler sultanına iletiyordur. Nasıl sömüreceklerini, ne hamlede bulunurlarsa karıncaların boyun eğeceklerini... Ilk atılacak adım, karıncaları korkunun esiri haline getirmek olacaktır. Karınca ülkesini yerle bir etmek ve belli kısmını öldürmek, güçlünün güçsüzü zalimce eziş misalinin örneği. Filler sultanı karıncaları karşısına alıp savaşı onların başlattığını, denilenlerin yapılmadığı takdirde kalanların da öleceğini söyler ve kendisi için verdiği ilk emir görkemli, büyük bir saray inşasıdır. Ikinci işlenen sömürü politikası, O. Hançerlioğlu'nun da dediği üzere "Dillerini yitiren uluslar, ulusal bilinçlerini de yitirirler." benzetmesiyle filler sultanının karıncalara, karınca dilini yasaklamasıyla hayat bulur. Gerekli fil okulları açar ve karınca dilini bir kez bile kullanmanın cezasını yine ölüm ile eşdeğer tutar. Yozlaştırılmaya başlanan ve iyice alıştırılan karıncalar bu sefer birbiri içinde kavgaya düşerler, düşürülüyorlardır. Bu kışkırtmayı sağlayan karınca ülkesindeki en tembel, çalışmayan sarı karıncalardır. Yaşar Kemal'in benzetmeyle birlikte anlatmaya çalıştığı toplum eleştirisi. Karınlarını doyurmak için diğer karıncalar hakkında, içlerinde ne oluyorsa filler sultanına söylemek için anlaşma yaparlar. Diğer bir sömürü hali de karıncaların yaşam biçimini, kültürünü onlara unutturmak ve neye inanmaları gerektiğini onların akıllarına ve düşüncelerine yer ettirmektir. Düşünmeden, düşünce kabul ettirmektir. Kitabın içeriğinden bahsederken burada bir parantez açmak istiyorum. Düşünmeye izin vermeden, belli şeyleri kabul ettirmek... Hatta bırakın kabul ettirmeyi kökten düşünmeyi engellemek bütünüyle. Kitapta bol bol yer edinen bir tema, bir sömürge adımıyken bana başka şeylerden de bahsetmem gerektiğini söylüyor sanki. Örnegin en basitiyle, içinde bulunulan eğitim sistemi. Bunun saçmalığı ile alakalı bir sürü şey söylemeyeceğim tabiki. Birçok kişi farkındadır diye düşünüyorum. Ama birebir başka benzetmeyle yazılmış halini okuyunca, o kadar olağan hale benzettim ki... Standart hayat şartlarına ulaşımı zorlayarak insanları düşünmekten alıkoymak. O yolda giden, insanın ufkunu açacak her şeyi uzaklaştırmak. Âdeta, işi makina sistemine getirerek, söylenilenleri yaptırmak, fikir beyan ettirmeden, saçmalığını kültüre olan aykırılığını sorgulatamadan yapmak bunu. İşte eğitim değil bu noktada önemli olan. Aydın kişilik yetiştirebilmekte. Eğitim denilen olgunun sonucu, aydın kişilikler vermiyorsa artık, bunun öneminin tartışılmasına ihtiyaç yoktur diye düşünüyorum. Gerçek bir eğitim vermiyoruz çünkü. Tabi hakkını verebilen kesimi haricen tutarak belirtiyorum bu düşünceleri. Farkındalığı aşılamak, olması gerekeni değilde istenileni yaşamak ve düşünceyi özgürlüğün anahtarı olarak kullanmayı öğretmeyi hedefleyen, kırk bir sene öncesinde kaleme almayı başarmış bir Yaşar Kemal diyelim. Açmış olduğum fikir parantezini kapatarak, kitap içeriğine devam ediyorum. En baştan beri kişiliğini belli eden kırmızı sakallı topal karınca, filler sultanına boyun eğmemiş sürekli okuyup araştırmış ve filler sultanı ile başa çıkabilmenin yollarını aramıştır. Umutsuzluğun, direnişin körlüğü içinde itaat eden diğer karıncalar bir gün kendi dillerinde bir türlü duyarlar. Bu türkü, mazlumun yüreğinden gelen sesin, dağa taşa ağaca suya yansımasıdır. Köşesine çekilmiş olan kırmızı sakallı topal karıncaya umudun sesi olan bu türkü, bütün karıncaları fikir ayrılığına düşürmeden bir noktada birleştirir. Yeşermiş umudun öncülüğünde filler sultanına boyun eğmekten kurtulup özgürlüklerine yeniden kavuşurlar. Sona doğru Yaşar Kemal'in bu yazmış olduğu Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca kitabı için söylediği birkaç cümle var; "Doğanın en büyük hayvanı olan fili sömürücü olarak aldım. Sömürülenlerin çokluğunu, çalışkanlığını yaratıcılığını göstermek için de karıncayı. Birçok halk hikayesinde de bu böyledir." der ve ekler, "Neye üzülüyorum biliyor musunuz, bu kitabı okuyanlar özellikle de çocuklar filleri belki hiç sevmeyecekler, bu bana çok dokunuyor..." Herkese keyifli okumalar dilerim.
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal KarıncaYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 201710,2bin okunma
··
15 görüntüleme
vekavi okurunun profil resmi
Ben de kitabı okuduğumda çok beğenmiş ve Yaşar Kemal'e karşı büyük bir hayranlık duymuştum. Yorumunuzu beğendim, ellerinize sağlık :)
berika• okurunun profil resmi
Teşekkür ediyorum :) okumak için geç kalmışım dediklerimden oldu bu kitap. Keşke daha önce okusaydım. :))
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.