~~Roman olduğunu düşünerek okuduğum bir kitaptı fakat kitaba ismini veren" Küskün Kahvenin Türküsü" bittikten sonra öykü kitabı olduğunu anladım. Bilmediğim bir yazarı okumadan önce hevesim kaçmasın diye kitapla ilgili yorumlara çok fazla bakmamayı yeğlerim. Yalnız bu kitaba başlamadan önce keşke öykü olup olmadığına baksaydım. 🙄
~~Bir kaç Amerikalı yazar hariç(Ernest Hemingway, William Faulkner, John Steinbeck) Amerikalı yazarların kitapları bana çok hitap etmiyor gibi. 😉
~~Kitaba ismini veren ve en beğendiğim öykü "Küskün Kahvenin Türküsü" kendi yağında kavrulmaya çalışan kasabalı bir kadının on günlük evliliğini de içine alan öyküsünü anlatıyor. Kocası, kuzeni ve nerden, nasıl ve neden😊 ortaya çıktığı anlaşılmayan kamburun etrafında dönen öykü sonu itibariyle ilgi çekici.
~~Öykülerin çoğunda hatta okuduğum Amerikalı yazarların çoğunda, çok farklı bir yalnızlık teması; kuru, sıcak ve çokca sarı bir ortam söz konusu. Nedendir bilmiyorum sürekli 1945 yılı Amerika kasaba görüntüsü gözümde canlanıyor; elleri kirli, çizmeli ve arka ceplerinde kirli bir medil bulunan mavi bahçıvan kıyafeti. 😁 Sahnenin ortasında rüzgarın etkisiyle yuvarlanan çer-çöp yığını..
~~Küskün Kahvenin Öyküsü, yedi öyküden oluşuyor. Her bir öyküde insanın farklı yönlerini ele alıp, masaya yatırıyor. Ve yatırdıkları üzerinden okura keyifli bir öykü yazıyor.İlk öykü rahatlıkla roman yapılabilirdi bence. 👍
~~Öykülerin bir sona bağlanmadan pat diye bitmesi bir tarz olarak görsemde bu durumun çok hoşuma gittiğini söyleyemem.
Kitabı çok beğenmesemde kötüdür demem haddime değil. O yüzden siz yine okuyabilirsiniz. Keyifli okumalar diliyorum. 🤓