Gönderi

96 syf.
8/10 puan verdi
Vajina. Dişi organı. Tarifsiz bir acıyla sabırsız bizleri dünyaya getirmek için açılan, hepimizin ortak vatanı. Bazılarının hayattaki tek amacı oraya tekrar girmek olurken, vajina sahipleri olan biz kadınlar oramız yokmuş gibi yetiştiriliriz. Oraya dokunulmaz, keşfedilemez. Küçükken bakmaya bile utanırız; sanki bizim bir parçamız değilmiş, ayrı
Vajina Monologları
Vajina MonologlarıEve Ensler · Artshop Yayıncılık · 2007207 okunma
··
1.332 görüntüleme
Recep KAYABAŞI okurunun profil resmi
Cesaretinizi ve yazdıklarınızı takdir ettim. "İncil reklamlarını kaldırın" diye isyan eden insanların var olduğu bi yerde böyle bi inceleme yazmak cesaret ister. Hele de toplum yargılarının bu kadar egemen olduğu bi coğrafyada... Kitabı bi erkek olarak merak ettim demeye çekiniyorum keza muhtemelen "abazan, yavşak, fırsatçı" gibi algılanma kaygısı güdüyorum. Ama kitaba, değindiği hassas ama önemli konulara karşı olması gereken ilgiyi sağlayan bi inceleme olmuş. Kaleminize sağlık (:
1 önceki yanıtı göster
marie sklodowska okurunun profil resmi
Çekinmeyin efendim çekinmeyin,sizin öğrenmeniz bu kadar abaza dolu ortamda kadınlar açısından önemli :) Bu kitaptan sonra rahatsız edici yorumlar almıştım,vajina yazdığım için tahrik olanlar olmuştu fakat sizin gibi güzel yorumlar okudukça bu sorunlar hakkında konuşma cesaretini buluyorum, teşekkür ederim :))
5 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Halil Korkmaz okurunun profil resmi
Ülkemize kadınların çoğunluğu, itilip kakılmayı, aşağılamayı, ötekileştirilmeyi, seks objesi gibi görülmeyi kendisi istiyor, bunun için zemin hazırlıyor maalesef. Örneğin koşu yolunda spor aletlerinde egzersiz yaparken, bazı bayanlar “benden/erkeklerden rahatsız olduğunu söylüyorlar.” Oysa orası açık alan, biz de çıplak değiliz ve ayrıca birbirimize temas ta yok. Şimdi bu bayanlar “örtün, yoksa beni tahrik ediyorsun” diyen, kadını “haremlik selamlık” ayrımına tabi tutan sapıklara zemin hazırlamıyor mu? Ben bir bayandan rahatsız olmazken, hatta onlarla yan yana olmaktan mutlu olurken bu tür kadınlar neden benden/erkekten rahatsız oluyor ve rahatsız oluyormuş gibi tavırlar takınıyorlar? Üstelik bunu yapan bayanların çoğunluğu çıplak olsalar dahi, bakılmayacak tipler. Onun namusu, var da benim/erkeklerin yok mu? Ne yani? Koşarken de haremlik, selamlık olsa, bayanlar daha mı rahat edecekler? Bayanların siyah bezlerle üstünün örtüldüğü ülkelerde, bayanlar daha mı az tacize, tecavüze uğruyorlar? Dolayısıyla Marie Hanım bu yorumu yapabiliyorsa bütün bayanlarda yapabilir ve tebrik edilirler. Tebrikler Marie Hanım ve tüm bayanlar: Biz iki ayrı tür değil, aynı türün birbirini tamamlayan bireyleriyiz. Basında hakkında pek çok yazı, yorum çıkan bu kitabı en kısa sürede alıp okuyacağım. Zira mutsuz kadın demek mutsuz erkek ve mutsuz aile demektir.
marie sklodowska okurunun profil resmi
Bu güzel yorumunuz için teşekkürler :) O dediğiniz tip kadınların neler yaşadığını bilmeden yorum yapamayız pek.Bazıları gerçekten kendini öne çıkarmak,ilgi çekmek için yapıyor fakat bu tarz konularda gerçekten her zaman tetikte olmak zorundasınız.Her erkek potansiyel tecavüzcüymüş gibi davranışları hak etmiyor,bazıları abartıyor.Fakat gerçekten haklı çıkan o kadar durum var ki maalesef bilinçaltımıza işliyor.Bu güzel yorumunuz için teşekkürler, farklı bir bakış açısı sundunuz :))
2 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Uuuuuh, savaş tam tamları duyuyor gibiyim. Fevkaladenin fevkinde bir inceleme olmuş. Cinselliğin ve aşırı tutuculuğun, daha doğrusu fanatikliğin Nirvanası ülkemizde böylesi bir inceleme ile tarafınıza ilan edilecek savaşta size şimdiden gazanız mübarek olsun demek ister, hattı müdafaanızı sağlam yapacağınızı ümit ederim. Sizde bu potansiyeli görüyorum ve cesaretinizden, cesur yürekliliğinizden dolayı sizi bir kez daha tebrik eder, bu eşsiz inceleme için teşekkür ederim. Çok yaşayasın Maria Salomea Skłodowska. :)))
marie sklodowska okurunun profil resmi
Bunları konuşmamız gerektiğini düşünmüştüm.Yorumunuzla güldürdünüz 😂 Ben teşekkür ederim bu güzel yorum için ;)
6 sonraki yanıtı göster
Lily okurunun profil resmi
Helal olsun 👏👏👏👏 süper bi anlatım ve inceleme. Ben de çok merak ettim kitabı ama alıp da şöyle insan içinde okuyamam ne yalan söyleyeyim. Tebrikler.
marie sklodowska okurunun profil resmi
Bence bir kadın olarak kesinlikle okumalısınız kitabı.Herkes içinde okumama kısmına maalesef katılıyorum ben de :)
1 sonraki yanıtı göster
arthur cohen okurunun profil resmi
İnsan fizyolojisi kompleks yapıda olduğundan ötürü pek çok işlevini keşfetmeye ömrümüz/bilgimiz yetmiyor. Seks insanın bir ihtiyacı mı, yoksa sadece haybeden bir uğraş mı tartışılan bir konu hâlâ. Lâkin boşanma olaylarının başını cinsel tatminsizlik çekiyor genel olarak. Erkekler kendilerini tatmin etmekle yetinip, eşlerini/partnerlerini ikinci plana bile koymuyorlar. Cinsel eğitimin, kültürel batıllıklardan sıyrılıp, küçük yaşlarda bireylere verilmesi kanısında oldum ve olacağım. Bundan sonraki aşamada da insanların beynini keşfetmeleri ve kullanmaları konusunda eğitmeliyiz. Beynini kullanabilen bireylerin 'böyle' dertleri olmayacaktır.
Halil Korkmaz okurunun profil resmi
Marie Hanım: Çok teşekkür ederim. Demek istediğimi çok güzel özetlemişsiniz. Evet. Kendine değer vermeyen, kendine yapılan haksızlığa göz yuman kadının da hukukunun çiğnenmesine tabi ki ben karşı dururum ama onlar buna oyları ve tavırları ile destek olduğu sürece yapacak çok da bir şey yok maalesef. MS 877-960 yaşamış Arap din bilgini ve gezgini İbn Fadlan; “Bizi evlerinde misafir eden Oğuz Türklerinden birine misafir olmuş, adam ve kadınla beraber oturuyorduk. Kadın bizimle konuşurken bir aralık gözümüzün önünde fecrini (cinsel organı) açıp kaşımaya başladı. Biz utancımızdan yüzlerimizi kapayıp “Estağfurullah!” dedik. Kocası güldü. Tercümana, “Onlara söyle: Bu hareket kadının onu yanımda örtüp de başkalarına gizli gizli müsaade etmesinden daha iyidir” dedi. Diyor ve “Türkler Zina diye bir şey bilmezler… Hiçbir dine inanamazlar, işlerinde akıllarına başvururlar” diye de ekliyor. (Sayfa 31) 14. Yüzyılda Anadolu’yu da gezen Faslı İbn-i Batuta ise, “Pazar esnafının eşlerinden birini atların çektiği muhteşem bir arabada gördüm. Başında mücevherlerle donatılmış, ön tarafında tavus tüyünden sorguç bulunan ve “buğtâk” adı verilen bir hotoz vardı… Türk kadınları yüzleri açık dolaşırlar. Bir başka kadını da aynı şekilde gördüm. Yanındaki köleleriyle pazara yoğurt süt getirip satıyor. Karşılığında esans satın alıyordu. Öyle olur ki bu Türklerin bazen kadınlara erkekleriyle beraber rastlarsınız da “Şu adam bu hatunun hizmetkârı olmalı” dersiniz. Zira bu kadınların kocasının, koyun postundan bir kürk ile başında buna uygun “külah” denilen şapkadan başka bir şey göremezsiniz!” (Sayfa 318) 2014 Yılında iki arkadaş Aladağlar’da tırmanış dönüşü geceye kalmış, kampımıza dört saat kala bir davar evine uğramıştık. 35 yaşlarında bir kadın vardı ve kocası davarların yanındaydı. Kadın bize: Terlisiniz. Çabuk içeri, ateşin başına geçin, çamaşırlarınızı da değiştirin” dedi. Bizim tereddüt ettiğimizi görünce de, "Kalmayacaksanız hiç uğramayacaktınız. Şimdi gider, düşersiniz, kurt kuş yer, herkes benim ebime ecdadıma söver. Erkeğim yok diye çekinmeyin, erkek yolu da gözlemiyorum zaten. Zira evliyim ve sizin gibi altı tane de erkek kardeşim var. Benden size bir zarar gelmez, sizin bana zarar vermenize de ben izin vermem. İtiraz istemem, geçin içeri, hava aydınlanınca da istediğiniz yola, istediğiniz dağa gidin.” dedi ve bize sofra hazırlamaya başladı. Demem odur ki, Türkler bilinen tarih boyunca böyle yaşadılar: Erkek-kadın ayrımı ise, Araplaşmayla başladı.
26 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.