Beslenme Çantası
Bulutla gelen yağmurdu ben.
Yere düşer toprağın,
o büyülü kokusuyum ben.
Düşmek istemezdim belki,
Siz insanlar mutlu olmasanız da.
Kadimce
Ben bir insanım, ne kadar yaradılış gereği inkar da bulunsam da, dünyanın bir yaşanır yer olabileceği doğru, siz bunu kabul edemeseniz de, ben her şeyin farkındayım öyle nüfus ediyorum içime derinden yavaş, yavaş.
Nefret ettikleriniz bir çiçek mi? Neden nefret ediyorsunuz? Güzelliği sizi kıskandırıyor mu? O zaman sizden daha güzel şeyler var demek ki bu dünyada, yanılıyor muyum.
Ya siz birbirinizi çok seviyorsunuz ya da çekemiyorsunuz. Onun ki neden daha güzel, benim ki neden daha sönük yada onun varlığı neden çok benim neden yok diye bakıyor musunuz hayata. Peki bu kadar çok eksikseniz neden nefes alıyorsunuz? Sizden daha yüce insanlar basmadılar mı ayaklarını, sizin bastığınız toprağa.
Şöyle 14 asırlar gerisine gidin kapatın gözlerinizi Muhammedi (sav) bir sız gezdirin bakalım. Hayatını okumadıysanız da dinlediniz, televizyonlar Ramazan ayı boyunca bas bas bağırmadılar mı?
Kendisinin 2 katı kadar belki de 3 katı kadar ağırlıkta ki kızgın, sıcakta kızarmış taşı koydular da Allah-u Ekber dedi de, sizin ayağınıza küçük bir taş geldi diye nedir bu feryadın cilvesi...
Acaba bu kadar gülünç olmalı mıyız? Elinizin altında her şey... ya çok şey var eliniz de diye mi mutsuzsunuz... O zaman atın satın, olmadı paylaşın... Ben dedim size “para mutluluk değildir, mutsuzluğun anahtarıdır, insanı aç bırakır, yalnız bırakır".
Olsa mesela şöyle değil mi avuç dolusu euro, dolar, bakın daha nereden başladım! Dolarlar eurolar... hem gözler yüksekler de ve mutsuz hem de Türk Lirasını beğenmiyoruz daha en başından.
Sen aşşağıdayken yukarı da ki şey seni mutlu etmez( gözünüzün yüksekte olması). Bu kadar burun kıvırmayın hayata... Hani diyorsunuz ya adama bak parayı buldu g.. kalktı.. siz parayı bulunca da aynı olacaksınız merak buyurmayın. Çünkü etrafınız da sahte insanlar, menfaatçiler, kan emiciler diye vampir gibi baktığımız ihtiyaç sahipleri ve de gerçekten menfaat içinde etrafında dönen mahlukları gördüğünüz de sizde geri adım atar bir mesafe ile yanaşırsınız insanlara, etrafınız da ki canlılara.
Biz bir dünyadayız ve her şeye hazırlıklı olarak yaşamakla mükellefiz. Elbette ki dört dörtlük değiliz olamayız da. Etrafımız da ki insanların da dört dörtlük, mükemmel bir insan olmasını beklemezsek eğer, onlardan tat alırız. Yadırgamak ayıplamak doğru değil ki.
Bak üzerinde ki “emanet" eşyaya senin değil ki! Emanet sorulacak nasıl aldın diye. Yoksa bunun ağırlıkları mı seni mutsuz ediyor ? Bir elbisenin bir ayakkabının altın da eziliyor musunuz yoksa. Çok gülünçsünüz. Sizinle dalga geçtiği mi alay ettiğimi düşünüyorsunuz değil mi? Evet dalga geçiyor alay ediyor, sizinle eğleniyorum. Çünkü ya “emanet" aldığınız sizi eziyor yada emanetin için de siz yoksunuz kalbiniz size ait ama başkası kullanıyor. Nefsiniz mi ? Ah! Ne kadar zordur onunla arkadaş olmak...
Ya bir defa olsun şöyle atın elinizi sol yanınıza deyin ki “güzel yüreğim, seni çok seviyorum, aklim bana türlü oyunlar oynuyor, seni üzüyorum. Fakat ben seni çok seviyorum, sen benim canımsın, tek emanetimsin. Sen yoksan ben bir hiçim”.
Bu kadardır mutlu olmak.
Şimdi neredesiniz gördünüz mü?
Sevgi ve Saygıyla selamlarım.
Allah’ın Rahmeti Bereketi Fazlı Keremi huzur ve sûkuneti üzerinize olsun... dilim döndüğünce size dua etmek istedim...
Kadimce
Kadim TATAROĞLU
Hangi isim size daha yakınlık gösteriyorsa...