"Tehlike deyince, gazetelerin abartarak yazdığı
fiziksel anlamdaki yaralanma, biraz kan akması gibi şeyleri getiriyorlar
akıllarına. Bunun tehlikeyle hiç ilgisi yok. Gerçek tehlike yaşama eyleminin
ta kendisidir. Hiç kuşkusuz, yaşamak, varoluşun farklılaştığı bir kargaşadır.
Fakat varoluşu her an aslında olduğu düzensiz haline çözümleyip ortaya
çıkan endişeden hareketle, her an ilk kargaşayı yeniden yaratmaya çalışan
kaçık bir eylemdir yaşamak. Bu denli tehlikeli başka bir iş daha olamaz.
Varoluşun kendinde hiçbir korku ya da hiçbir örtülü yan yoktur, bu korku ve
tedirginliği yaratan yaşamak eylemidir. Ve toplum, kökende anlamsızdır;
kadın erkek bir arada yıkanılan Roma hamamları gibidir. Okul da, toplumun
minyatürüdür: Bu yüzden bize boyuna buyruk veriyorlar. Bir avuç kör adam,
bize ne yapmamız gerektiğini söylüyor, sınırsız yeteneklerimizi paramparça
ediyor."