Kırk yılı aşkın bir süre İstanbul’da çeşitli işlerde çalışan Mevlut Karataş’ın hikayesi bu.1969 yılında Beyşehir’den kalkıp İstanbul’da yoğurt satan babasının Kültepe’de ki tek gözlü evine gelir.Hem okula gider hem de okuldan sonra babasıyla birlikte yoğurt satmaya başlar.İlerleyen zamanlarda yoğurtçuluk bozacılığa evrilir ve başka başka işlere girer çıkar.Bu süre zarfında askerliğe gider, bir kıza aşık olur (üç yıl boyunca ona mektuplar yazar), evlenir (iki kızı olur), babadan kalan yer kentsel dönüşüme girerek yirmi yol boyunca yaşadığı Tarlabaşı’nda ki tek gözlü odadan çıkıp apartmanda yaşamaya başlar...Ama yine kış geceleri boza satmaya devam eder.Onun için bu geceler en özgür olduğu, hayallerinin ve kafasında ki tuhaflıkların su yüzüne çıktığı zamanlardır.
Kafamda Tuhaflık Var; Orhan Pamuk’un şimdiye kadar okuduğum kitapları içinde en keyif aldığım kitabıydı.1969-2012 yılları arası sadece Mevlut Karataş’ın hikayesine odaklı olmayıp Türkiye’de yaşanan süreçleri de satır aralarında bulabilmek mümkün.Keyifli okumalar.