Ahmet Ümit'le tanışmamın geç olduğunu bu kitapla anladım. Gerçekten kalemine, kurgusuna, diline ve betimlemelerine bayıldım. İçinde hem polisiye hem tarih hem aşk olan çok dolu bir kitaptı. Okurken film izliyormuş gibi hissettirdi bana. Meraktan elimden bırakamadığım bir sürü bölümleri vardı. Kitabın hem kazı için Fırat'a giden arkeologların dilinden, hem de kazı da bulunan tabletlerin sahibi Patasana'nın dilinden anlatılmasını aşırı sevdim. Hem merakla geçmişi okuyorsunuz hem de o anda gelişen olayları bir dedektif gözüyle çözmeye çalışıyorsunuz. Kitabın bir de betimlemelerini çok beğendim demeden geçmek istemiyorum. Bu kitap tamamıyla polisiye veya tamamıyla tarihi olsaydı belki sıkardı diye düşünüyorum ama kitap gerçekten aşırı sürükleyici. Yazarın diğer kitaplarını da mutlaka okuyacağım. Benim gibi tanışmaktan çekinen veya erteleyen herkese mutlaka öneririm şimdiden iyi okumalar.. 🤗