Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

320 syf.
10/10 puan verdi
Selam, 1 haftadır reading slumptaydım ve reading slumpta cidden boş boş oturmak, instagram- twittır da pineklemekten başka içimden hiçbir şey yapasım gelmiyor. Ve 1 haftadır aklımda olan tek şey Alaska’nın Peşinde’ye yorum yapamıyor oluşum. Çok sevdiğim bir kitabın yorumunu geciktirmeyi hiç sevmiyorum ve bugün kolları sıvadım. Bu sene gerçekten benim için adeta bir John Green yılı oldu şüphesiz. Ve Alaska da benim en sevdiğim John Green kitabı. Gerçekten kitaptaki tüm karakterleri o kadar çok sevdim, o kadar çok bağlandım ki, anlatamam. Hepsi de gerçek gibiydi. Hepsi de gerçekte nefes alıyor ve tüm o eşek şakalarını sahiden de planlıyor gibiydiler. Muazzamdı. John Green, her kitabında görüş açısını sevdiği birinin görüşünü kullanır. Şimdiye kadar okuduğum tüm kitaplarında rastladım buna. Bu kitabında ise Bolivar’ın labirentini kullanmıştı. Ve Rabelais'nin Büyük Belkisini. Kitabın en başında Green size tüm kitap boyunca yanıtını arayacağımız şeyi bize veriyor: Labirentten nasıl çıkarsın? Bu size başta anlamsız geliyor ve Green bunun farkında. Bu yüzden hemen diğer soruyu da ekliyor: Ne labirenti? Yani biz ne labirentinin içindeyiz de çıkmaya çalışıyoruz? İşte o andan itibaren olay edebi bir anlam kazanıyor, soru size güzel ve anlamlı geliyor. Düşünmeye başlıyorsunuz. Ve sonra ne labirenti olduğunu merak etmeyi bırakıyorsunuz ve şunu merak ediyorsunuz: Green buna nasıl cevap verecek? İşte Green, sizin onun cevabını değil de kendi cevabınızı düşünseniz gayet kolaylıkla bulabileceğiniz ama kendi cevabınızı düşünmediğiniz, dolayısıyla bu cevap asla aklınıza gelmediği için sizi büyüleyen sıradan cevabı veriyor. Bu yüzden size tavsiyem Green’in cevabını değil, kendi cevabınızı düşünmeniz. İşte bu kitap, Miles’ın Büyük Belisi’ni bulmak için, Creek yatılı okuluna yazılmasıyla başlıyor. Ve orada bir gün geçirmesiyle tüm hayatı değişiyor. Oda arkadaşı (kitap boyunca ismi sadece 2-3 kez geçtiği için hatırlamıyorum kjdkdk) sadakate takıntılı bir biçimde takıntılı olan Albay ve ‘albay’ ünvanı ona eşek şakası düzenlemede ki başarısından dolayı verilmiş. Ve Creekte ki olay bu: Eşek şakaları. Her neyse, Miles o gün Albay’ın arkadaş grubundaki insanlarla, yani Alaska ve Takumi’yle de tanışıyor ve o günün gecesi yatağında uyurken aniden Albay tarafından uyandırılıyor ve iki çocuk tarafından bantlanıp göle atılıyor. Başta- Şuan şunu fark ettim, bu kitabın konusu yok. Yani var ama yok, anlatmaya kalksam böyle tüm kitabı anlatmam gerekir. Özet falan geçilemez. Bu yüzden sadece uzatmadan şu kadarını söyleyeyim. Bu kitabı okuyun. Karakterle o kadar müthiş ki. O kadar gerçek ki. Alaska’nın yaşadığı buhranlar ve bencilliği bile gerçek. Sinir bozucu ama gerçek. Kartal’ın kötü gözükmesine rağmen içinde yatan iyilik gerçek. Miles’ın mutluluğu gerçek. Albay’ın zenginlere olan düşmanlığı ve Sarah ile ilişkisini anlatırken ki ‘sürekli kavga ettiğin birini özlemek çok saçma’ deyişi gerçek. Takumi’nin sonunda kendini dışlanmış hissetmesi, her şey gerçek. Takumi yaaa. Takumi’yi çok sevdim, hatta aşık falan oldum. Tüm karakterler bir yana, Takumi bir yana. Hele sonunda kendini dışlanmış hissedince ‘aşkım, balım, peteğim. Sen sıkma o tatlış canını, tilkileri kimse üzemez,’ demek istedim. Tilki de şeyden geliyor. Takumi’nin tilki şapkası. Takumi’nin sevimki tilki şapkasıııı. Neyse. Takumi’ye olan aşkımı içimde yaşayacağım. BU KİTABI MUTLAKA AMA MUTLAKAMUTLAKAMUTLAKA OKUYUN. Rs den çıktığım zaman görüşmek dileğiyle, ittekimas~~ dipnot: impeth, alaska'nın peşinde'yi okudum. eğer bunu görür ve kitap sohbeti yapmak istersen yazman yeterli. 4 o.o le bekliyorum.
Alaska'nın Peşinde
Alaska'nın PeşindeJohn Green · Pegasus Yayıncılık · 20124,302 okunma
·
35 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.