Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

389 syf.
9/10 puan verdi
Şunu çok iyi anladım ki, Kürt edebiyatı denince akla ilk gelen şey sürgündür. Ne bedeller ödediklerini okuyunca bu güzel insanların; eserlerinin muhakkak okunması gerektiğinin bilinci, daha bir harlanıyor içimde. Bu tür kitaplara 'kim bilir ne derdi var' diye başlarım. Tasası sonradan gelir. Bazen 'Laiklik' ilkesinin, "Hukuk" ve "Devlet" otoritelerinin, hayatımızda sadece arkadaşımın bir cümlesinden ibaret olduğunu düşünmekte haksız olmadığımı görüyorum; "Burası Laik bir Hukuk Devleti" demekten ötesi yok. Neyse bu konu çok su götürür. Ama şunu sormak lazım kendimize, laik bir hukuk devleti iddiası, beraberinde fikir ve düşünce, hatta yaşam özgürlüğü sunmuyorsa, halkının acılarına kulak kesilmiyor, üstüne kendileri bu halka bir dert kaynağı oluyorsa; bir düzgüden başka nedir ki... Yararsız, faydasız, etkinsiz bir düşünce biçimidir. Ben bir fotoğrafçı değilim. Aynı zamanda entelektüel biri de değilim. Fakat fotoğraf veya tablo yorumlamaları, hep dikkatimi cezbetmiştir. Keza anlama dayalı, her fotoğraf karesi beni de düşündürtür. Bazen resmedilen bir acı oluyor. Bazen bu bir sevinç oluyor. Bazen bir hiçliktir. Hiçlikten kopan bir çığlık oluyor bazen... Şimdide kitabın muhtevasına dair bir şeyler yazmaya çalışacağım. Ama ilk olarak Yaşar Kemal'in bu roman ve Uzun hakkındaki, kitabın arka kapağında yer almış yorumunu buraya yazmakta fayda var; "Uzun'un romanını okuduğumda çok şaşırdım, bir dilin ilk romanı böylesine ustalıkla, böylesine zengin bir dille, üstelik de gelişmiş bir roman dili yaratılarak nasıl yazılmış diye..." Bir dilin ilk romanı olan bu kitap 16 tane fotoğraf başlığı altında toplanan, 16 bölümden oluşmaktadır. Kitapta fotoğraflar üzerinden ele alınan konu, Bedirhanpaşazadeler'in o çalkantılı dönemlerde başlarından geçen musibetler ve zorluklar. Bedirhan ailesinin tarihi ve geçmiş yılları. Sürgün yılları. Acı yılları. Ölüm yılları. "Yıllar önce sabah namazında sessizce gidenler, şimdi akşamüzeri mahşeri bir kalabalıkla geri dönüyorlardı." S.84 Celadet Bedirhan, bu münevverlerin başında gelir. Mir Bedirhan’ın torunu ve Emir Ali Bedirhan’ın oğlu olan Celadet Bedirhan, Kürt isyanları bastırılınca kendini Kürt dilini ve edebiyatını diriltmeye adamış şahsiyetlilerin başında gelir. Siyasal yenilgilere uğrayınca Kürtçenin asimilasyona kurban gitmemesi için, 15 Mayıs 1932’de, ilk dergisi olan Hawar dergisini kurar. "Hawar" dergisi ve dolayısıyla Hawar ekolü, hiç kuşku yok ki Kürtlerin bu minvaldeki en büyük edebi atılımıdır. Sonrasında "Ronahi" adında ikinci bir dergi daha çıkarılıyor. Ve yaşamının son yıllarına doğru, Roja Nû'yu kardeşi Kamuran Bey tarafından çıkarılacak. Dergilerden ilki, ve Kürtlerin ilk edebi atılımı olan "Hawar" dergisini, Mir Celadet Bedirhan şu sözleriyle ifade ediyor; "Hawar bilginin sesidir, bilgi ise kendini tanımaktır. Kendini tanımak da özgürlüğün, mutluluğun yolunu açar. Kendini tanıyan, kendini tanıtabilir de. Hawarımız her şeyden önce dilimizin varlığını tanıtacaktır..." S.242 Yine bu söz Kürtler'in bin yıllık durumunu çok iyi özetliyor; "avluda yetişen pancar, ev sahibine acı gelir." S. 290 Dönüp bakıyorum da, herkes kendi sahiciliğinden, başkalarının yapaylığından öylesine emin ki. Sanırsın ki, kaderlerimizi kendi elleriyle yazmışlar. Mesela bir birey olarak ben, savaş vb. yıkımlı ve kıyımlı, insanların canlarına halel getiren durumlardan hazetmeyebilirim. Kendi adıma kararları verebilecek olgunluğa sahibim. Benim adıma kararları, benden başka birinin vermesini niye isteyeyim ki? Asla kendi aklımın yeterli olduğunu düşünen biri olmamışımdır. Kişi kendine yettiğini, her şeyi bildiğini düşündüğü an gaflettedir zaten. Ziyandadır. Ama bu benim adıma, hele ki hayatıma, hatta benim beraberimde birçok hayata mal olacak savaşları, bir takım kimselerin yürüttüğü politika ve siyaset uğruna, yaşamımı onlara teslim etmemi gerektirmez. Hayat benim hayatım, ister size mihnet eder -tabi siz de müsade ederseniz-(!) ellerinizin altında çalışırım. Öldür dersiniz öldürür, ye derseniz yiyip, otur derseniz otururum. Yani sizin ellerinizde, rızalı bir köle olurum. İstersem de, kendi bağ ve bahçemde solucanlarla muhabbet kurarım. Bu benim seçebileceğim bir yaşam tarzı olmak zorunda. Sizin değil. Son olarak bir alıntıyla, incelemenin sonunu getireyim; "Roman, dillerin coşkun zenginliği, toplumların tadı ve kokularıydı. Romana ulaşmış, roman ve roman dili yaratmış diller, artık kefeni yırtmış dillerdi." S.296 Bu dizeleri okuduktan hemen sonra, başımı kitaptan usulca kaldırdım. Elimi masanın üzerinde bulunan tabakaya uzattım, içinde altınımsı renk de ve güzel kokular saçan bir Bitlis tütünü sardım. Tamam tamam gerisi bana kalsın, canınızın ne kadar çektiğini bunları yazarken dahi hissedebiliyorum... :) Esas itibariyle, ünlü Kürt Mir'lerinin, başta Celadet Bedirhan olmak üzere, bir dilin imha-yok edilmesi durumu karşısında, yoksulluk, sürgün ve acılarla dolu, "Bedirxan" ailesinin yaşam öyküsünü merak eden ve öğrenmek isteyenler için güzel bir tarih kitabı niteliğinde. Etkinliği düzenleyen ve bu kitabı bana hediye eden,
Esra Kurt
Esra Kurt
'ya sonsuz teşekkür ve sevgilerimi gönderiyorum. Sevebileceği, belki de zaten sevdiği bu parçayı da onun için buraya bırakıyorum; youtu.be/97VwhGLw7pQ İncelemeyi okuyan herkese teşekkür ediyorum. Bu Kürtçe parçayı da sizler için buraya bırakıyorum; youtu.be/yyXmkmbhM9Q
Kader Kuyusu
Kader KuyusuMehmed Uzun · İthaki Yayınları · 20173,322 okunma
··
971 görüntüleme
Mustafa Diyar okurunun profil resmi
Başım ağırıyordu bundan dolayı iki kez okudum. Ve anladım. Kardeşim, kalemine ve yüreğine sağlık. Bana göre Kürt tarihinde de öne çıkması gereken sürgünlerdir. Fakat ihanetler daha göze batan ve kürtleri yıldıran olaylardır. "Kurmé daré ne daré be, dar kurmî nabe." İşte biz yıllarca bu tür durumlar yüzünden hep sıkıntı yaşadık. Bu arada bir kilo modka tütünü istiyorum. Göz hakkı denen bir şey var kardeşim. 😃😃
kyrios maldoror okurunun profil resmi
:)) Göz hakkını özelden konuşuruz. Başımıza iş açacaksın. ;) Dediklerinde de sonuna kadar haklısın. Bu güzel ve keyifli yorumun için de teşekkür ederim. :)
Fîlankes okurunun profil resmi
Beğendim ama okumadım kendimde bitirince okuyacağım :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Necip G. okurunun profil resmi
Fırat bey, Mehmed Uzun etkinliği harika incelemeler ve çok değerli mesajlarla gerçekten çok ‘etkili bir etkinlik’ oldu. İncelemeniz, hem kitabın ve yazarın tanıtımı açısından hem de verdiği mesajlar açısından çok nitelikli bir inceleme olmuş. Emeklerinize sağlık... Selam ve sevgilerimle...
kyrios maldoror okurunun profil resmi
Necip Hocam öncelikle çok teşekkür ederim... Dediğiniz gibi çok güzel mesajları beraberinde getiren, güzel incelemeleriyle etkili bir etkinlik oldu. Roman, aynı zamanda küçük bir tarih kitabı niteliğinde olduğu için, Kürt Edebiyatının oluşumunda ve Kürt dilinin korunmasında öncü gelen şahsiyetleri tanımak ve hakkında bilgilenmek için oldukça güzel bir kitaptı. Selam ve sevgilerimle Hocam...
Sarıgül okurunun profil resmi
Okuduğum ilk kitabıydı yazarın. Oldukça beğenmiştim. Yaşlı Rınd'ın Ölümü ne başlamaksa bir türlü kısmet olmamıştı. Aklıma getirdiniz şimdi...
kyrios maldoror okurunun profil resmi
Ne güzel, o da nasip olur umarım.
aslixan okurunun profil resmi
Fırat Mehmed Uzun etkinliği kapsamında okuduğum en güzel incelemelerden çok beğendim. Ayrıca "avluda yetişen pancar, ev sahibine acı gelir." sözü kendi başına bir inceleme sayılır zira efsane bir analiz yatıyor altında :)) Emeğine sağlık harika olmuş :)
kyrios maldoror okurunun profil resmi
Teşekkür ederim aslixan, beğendiğine sevindim. O Kürt Atasözü, benim en sevdiklerim arasına girdi. Katılıyorum sana, büyük bir analiz yatıyor o cümlenin ardında. :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.