Bir ülkede, iktidar hırsının yön verdiği yönetici sınıf, kendi egemenlik haklarının kısıtlanması söz konusu oldugunda hemen bu fikre karşı çıkar. Bu "siyasi kudret açlığı" çoğu zaman, tamamen paraya dayalı ekonomik gayretlerle doyurulur. Burada kastettiğim kişiler, her ülkede bulunabilecek, toplumsal değerler açısından hiçbir kaygı taşımayan, yürüdüğü çıkarcı yolda kararla ilerleyen bir azınlığı oluşturanlardır. Bu insanlar, savaşı silahların üretilmesi ve satışı için bir vesile sayıp daha da vahimi, bu durumu, kişisel güç sahalarını genişletmek için büyük bir firsat olarak görmektedirler.