Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Neşet Ertaş'ın dünyası... "Yalan dünya"
Başında kasketi, elinde sazıyla odamıza girdi:  - Merhaba ağam, ben geldim. "Hoş geldin" dedik:  - Sen sazını hiç elinden bırakmaz mısın?  Güldü:  - Doğduğum zaman babam sazınıgöbeğimin üstüne koymuş...Kendimi bildim bileli sazımı elimden bırakmadım. *** Seveni çok mu çok. Arayanı soranı "bizim ilimize gel, konser ver" diyeni
··
4 görüntüleme
İsmail Abi okurunun profil resmi
Almanya’da sadece hemşehri düğününe çıkan, Türkiye’ye kapalı, dargın bir adam. Sene 2000. Kurduğunuz güven ilişkisinin de etkisiyle ikna oldu sanırım, Harbiye Açıkhava’daki konsere. Kulisteyiz. Neşet hoca heyecandan titriyor. Bir duble rakı vermeye yeltendim, istemedi. “Hasan, bizimkiler dışarıda mı?” diye sordu. Sanıyor ki konsere sadece İstanbul’da yaşayan Kırşehirliler gelmiş. ‘Ağabey yok’ dedim, “Bak şu perdenin kenarından, kimler var.” Üniversite öğrencilerini, her yaştan insanı, o tıklım tıklım kalabalığı görünce istedi, önce kabul etmediği o dubleyi. Bir de, “Senden bir ricam var, bizimkiler, bir ceplerinde konyak şişesi, bir ceplerinde tahta kaşıklar dışarıda bekliyorlardır. Garibanlar bilet alacak parayı bulamamıştır, benim paramdan kesin, garipleri içeri alın” dedi. Kapının önüne çıktım, 80-100 kişilik bir grup, aynen onun dediği gibi çimenlerde oturuyor. Zaten konser de, onlar girdikten sonra başladı esas.” Ne mutlu bizlere ki bu toprağın özgün sesi Neşet Ertaş ile aynı yüzyılda yaşadık, aynı havayı soluduk. Ertaş, suyun üzerine düşen bir damlaydı ve halkaları o kadar büyüdü ki bugün yorulup gidişinin altıncı yılında herkes tek bir ağızdan “Bu dünyadan Neşet Ertaş geçti” diyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.