Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

247 syf.
·
Puan vermedi
Acıya o kadar aşinayız ki, artık gözyaşları değil, sözler akıyor. Yaşlılar içten dua ederken onları incelerim ve bir şey fark ettim; onların göz yaşları yoktur, ihtiyarların gözyaşları sözlerinden akar. 21.yy'ın dışı genç içi yaşlı ne çok genci var. O kadar ağladık ve üzüldük ki akıtacak sözler kaldı bir tek. Bütün kitaplar ya empatinin ya da biyografinin ürünüdür. Kurguları, fantastik olanlar dışında hep hayatın içinden alıntılar, bu yüzdendir kalbe ve ruha kitap en iyi arkadaş. Kime sorsanız hayatımı yazsam roman olur derler. Roman olmanın önemini bilirler. En cahilinden tutun en bilgilisine herkes okumanın ve yazmanın bir çığlık olduğunu, bende varım, yaşıyorum ve yaşadıklarım bence çok zor, gücümü ayakta duyurmamı sağlayan bir çok şey var diye bir ifade şekli olarak romanı seçer. Anlatsak roman olur her birimizin hikayesi. Tıpkı parmak izleri gibi eşsiz hikâyelerimiz vardır, romanlaşacak hikayeler. Başlangıçta belki aynıdır bir başkasıyla hikayemiz orada şöyle bir söz duyulur "ama benim böyle bir farkım var, daha fazlasını yaşadım" der ve eşsiz hikayesini romanlaştırır insan. Ama ile önceki benzerliği çürütmüş kendini ifadeye başlamıştır bile. Hikayeler de benzerlikten başlar yaşadıkça değişir. Tıpkı bir anne ve bebeğin arasındaki ilk bağ gibi. İlk doğduğunda bebeğin topuk izi ve annenin parmak izi aynı olur. Zamanla bebekte erişkin olur ve işler değişir. Artık hayat, Allah'tan rahime verilen ve oradan dünyaya sorunsuz gelen canıyla birey olarak yoluna devam eder. Waris de böyleydi. Annesine çok benziyordu. Zamanla coğrafyasının dayattığı acıları, inançları onu da buldu. Üstelik 3 yaşında bir bebekken. Bakın bebek diyorum kadın değil. Cinsiyet farkındalığı henüz başlamamış bir canlıyken, büyüklerin çokta iyi bildiği cinsiyet farklılığını yaşamaya aday bir bebek. Çoğu zaman midem bulandı, okuyamadım. Okurken yer değiştirdim durdum. Huzursuz oldum, şükür ettim, yeri geldi ağladım, tüylerim diken diken oldu. Sonra boşluğa daldı gözüm bunlar gerçek hala bunlarla karşılaşan binlerce bebek var, dünya hala bir bebeğin kız oluşuyla sessizliğe gömülüyor diye var olan dehşeti tekrar yaşadım. Dünyanın her yerinde farklı kültürler vardir ve bu farklar icinde ortak bir nokta kız çocuğu namustur algısıdır. Namus algısı kadından gecer. "Kırmızı Pazartesi" Gabriel Garcia Güney Amerika'nın kasabalarının birinde gecen namus cinayetini anlatırken, bir sözcükler dizi kurar "...bir sessizlik oldu, kız çocuğu doğdu sanki." Türkiye'den tutun Amerikaya böyle bir tabiri kadın yazısında ortak dile getirebiliyorsunuz. Dünyanın en eski tarihlerinden tutun günümüze her zaman kadın hakları ile ilgili tartışmalar ve çareler aranmıştır. Kıymetli ve çok zor bir şeydir kadın olmak. Toplum onu korumak istemiş ama neden. Hep erkeğe verilen kıymetin ürünü bu paravan değerler. Islamiyet öncesi kız çocuklarının diri diri gömülmesi geliyor aklıma. Bu düzeni değiştiren dinime şükür ediyorum. Şükür ederken aklıma her şeyini kızına danışan Peygamber (s.v.s) geliyor. Kızı Fatma (a.s) odaya girdiğinde ayağa kalkan bir Peygamber (s.v.s). Sonra erkek çocuk düşkünlükleri geliyor aklıma; Allah en sevdiği Peygamberimizin (s.v.s) soyunu kızından sürdürmüş. Tüm erkek çocukları ayaklanmadan göçüp gitti dünyadan. Apaçık kıymet verdi dinimiz. Kur'an-ı Kerim okunup anlaşılsa gerçek manasıyla yeryüzünde en kiymetli varlığa kadın dediğinin açık delilleri ile doludur. Cenneti o vaad edilen sonsuz güzelliği annelerin ayaklarına serecek kadar bir kıymet. Ve her uyarı ve korunma ayeti duygusallıktan, kırgınlıktan dolayı geldi. Kadın narindi ve onu ondan güçlü olan erkek korumalıydı. Böyle şükürlerin kaynağından bahsetmeden gecmek istemedim. Diğer yandan kültürlerin kızları sakınma ve koruma şekilleri farklıdır. Burda şunu diye biliriz; "Coğrafya kaderdir." Ibn-i Haldun Coğrafya kaderdir. Türkiye'de töre adına bir takım şeyler olur. Töre deyince akla kadın gelir, oysa töre toplum kurallarının yazısız sosyal hali olarak geçer. Kadın=Töre tabiri nereden çıktı. Tabi ki namus sadece kadındır algısından. Biz böyle kaderleri yasarken, yeryüzünde farklı adetlerle yine kadın olmaya dayatılan ağır bedeller var. Afrika'da halen sürdürülen, hatta göç ettikleri batıda bile bu adetleri sürdüren insanlar var. "Kadın sünneti" Waris bunu büyük bir cesaretle dünyaya duyurdu. Hala bunun olmaması için savaş veriyor. Çeşitli çalışmaları var. Waris: Çöl çiçeği demek. Çölün ortasından acılarıyla yeşeren bir çiçek. Adının anlamı ile özdeşleşen kaderini anlatacak en güzel isme sahip olan Waris; adının anlamını kitaba veriyor. Güzelliği ile tüm dünyanın ilgisini çeken bir güzellik. Bir manken. Güçlü bir kadın, her şeye rağmen topraklarına bağlı ve sevgisini her fırsatta dile getiren bir vefa. Waris'e ne oldu? Waris 3 yaşındayken çöl ortasında sünnet edildi. Kadınlığı alındı. Allah onu kusursuz yaratmışken, yaratılan kul onda hata aradı ve onu sakat bıraktı. Bu olay esnasında binlerce kız ölüyor. Sağ kalanlar ise çeşitli sağlık sorunları yaşıyorlar. Waris 12 yaşına gelince babası tarafından yaşlı bir adamın 4.cü karısı olarak 5 deve karşılığı satılıyor. Burada başına gelen korkunç olaya dur diyemeyen o küçük kız artık dur deyip, kaçıyor. Yazgısında büyük işler vardı çölü aşıp Amerika'ya gelene kadar bir çok olay yaşıyor. En sonunda dünyanın merkezi olan bu yerde güzelliği ile keşfediliyor ve bu keşif ona coğrafyasındaki sessizlik sembolü kızların çığlığı olma imkanı veriyor. Tüm dünyaya ben sünnet edildim deyip, ilgiliyi coğrafyaya çekiyor. Ve artık cesur bir ses dimdik durup Tanrı'nın kusursuz yarattığında kusur aramayın diyor. Gerçek bir hüznün hikayesi bu. Otobiyografik eserler okurken insan tuhaf oluyor. Kurgu yok ve direk gerçekle baş başasın üstelik bunu yaşayanın sözleri ile. Acaba yazarken nasıl ruhlara büründü? Şüphesiz can acıtıcı her sözü dışa akmasa da içe akan yaşlarla dökmüştür. Farkındalıklar adına okunmalı! Okumak istemeyenler için filmi de var izlenebilir. Rahatsız edicide olsa dünyadan gelen seslere kulak vermeliyiz. Bizi duymalarını isterken biz sağır olmaya kalkışmayalım. Keyifli okumalar!
Çöl Çiçeği
Çöl ÇiçeğiWaris Dirie · Bilge Kültür Sanat · 20022,869 okunma
·
56 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.