Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

... “kişisel” olanı ânında, görür görmez tanımak mümkündü; içine hapsolduğu havadan, insanda yarattığı duygulardan. Kişisel olmayan sahneler insanın gözünü yıldırabiliyor, çözülmesi gereken sorunlar yaratabiliyordu; duvarların ve mobilyaların onarımı, temizlik, kaosa bir çekidüzen vermek gibi – ama yine de, bu âlemde bir hafiflik, bir özgürlük, bir olabilirlik duygusu vardı. Evet, işte buydu; genişlik ve alternatif bir eylem olasılığının bilgisi. İnsan o odayı düzeltmeyi, o yeryüzü parçasını temizlemeyi reddedebilirdi; hatta çıkıp bir başka odaya geçebilir, bir başka sahneyi seçebilirdi. Oysa “kişisel” olana girmek, bir hapishaneye girmekti; hiçbir şeyin olamayacağı ama insanın bir sürü şey oluyormuş sanrıları gördüğü, havası kıt ve sınırlı, yetmezmiş gibi zamanın katı, değiştirilemez bir yasa olduğu ve uzun, ah Tanrım, upuzun, sürdükçe süren, sürüp giden, zorla dayatılmış dakikaların, yavaş, yıpratıcı dakikaların birbirine eklemlendiği bir hapishane.
Sayfa 52 - Can YayınlarıKitabı okudu
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.