tomris uyar'ı daha çok öyküleri ve çevirmenliği ile tanırız.. yaklaşık yirmi beş yıl boyunca tuttuğu bu gündökümleri, onun sadece dostluklarını değil, eleştirilerini, bir kadın olarak toplumda ve aile hayatında yaşadıklarını, düşüncelerini anlatır.. kısacası tomris'i tomris yapan her şeyi bu gündökümlerinde bulmak mümkündür.. kitabın her sayfasını (yani tarihe not düşülen her bir günü) merakla okudum.. bazı yerleri birkaç kere okuduğum oldu, zamanından çok ileride bir düşünce yapısına sahip olduğunu gördüm, çünkü o yıllarda yapılan eleştirilerin somut bir şekilde bu yıllarda yaşandığını görüyorum.. kıskanmamak mümkün değil bu kadının zekâsını.. cemal süreya'nın dediği gibi "daha nen olayım isterdin, onursuzunum senin..." bu kadın dönemine göre çok ileride ve hal böyle olunca çoğu kişiye fazla gelmiş bir-iki beden.. kısacası "oysa kişinin özlediği çoğu zaman başka bir beden değil, iki santimetrekarelik bir özgürlük alanıdır..” diyebilen bir kadının hayatını gözler önüne sermesinden bahsediyorum.. muhakkak eleştiri yapabileceğiniz yerler olacaktır; ama, unutmayın ki o, geçen yüzyılın son çeyreğinde yaşamış bir insan.. ve daha ne çok şey yazabilirim bu kitapla ilgili, fakat onlar inceleme değil, benim gözümdeki güzellemeler olur.. okumanızı salık veririm, başka ne gelir elden...