Zamanın getirdiği yeniliklerin bir kasabayı nasıl değiştirdiğini, insanlarının nasıl etkilendiğini ilgi çekiçi bir gerçeklikle güzelce yansıtmış Gabriel Garcia Marquez abimiz. Columbia tarihine de bir nevi ayna tutmuş içine de ufak eleştiriler serpiştirmiş. Magical Realism kavramını ustalıkla sergilemiş, bununla da kalmayıp doğaüstü olmayan ama vahşet içeren durumları da sanki okurken şaşırmamamızı istermişçesine normal bir şeymiş gibi aktarmış. Böylelikle de tarihin her döneminde olan şeylerin monotonluğunu da iyi hissettirdi bana. Okurken bana distopia okuyor izlenimini verdi bu kitap. Sanki içinde olmak istemediğimiz dünya gibiydi bu kasaba. "SPOILER!"Kasabanın başına gelecek olan gibi anlamsız bir şekilde sona ereceğiz veya silineceğiz dünyadan belki de."SPOILER!" "Yaşadığınız hayat bu alın görün", demiş resmen. Ben bu kitapta yaşama sevincini hissedemedim açıkçası. Bu kitabı okurken bazen Trajedi okuyor izlenimine de kapıldım. Her şey karakterlerin istediği yönde ilerlerken yaptıkları hatalar sonucunda kendilerini kitabın ana konusu olan "yanlızlığa" batırmasını da iyi beceriyorlar. Karakterler aynı hataları yapıyor gibi gözükse de farklı konularda farklı hatalar yapıyorlar bazıları benzer olsa da. Bir arkadaşımızın incelemesinde olduğu gibi 7 büyük günahı zorlarsan yerleştirebilirsin kusurlu ailemize. Ailenin bilerek veya bilmeyerek yaptığı hatalar sonucu aile kalabalık olsa bile sanki tek bir insanmışçasına hissettiriyor zaman zaman. Günümüz akrabalık ilişkilerine bakarsak ta bunu söyleyebiliriz sanki. Kitabı okurken ara ara sıkıldığımı itiraf etmeliyim. Hayatı gösteren bir kitap olarak görevini de iyi yaptığını düşünüyorum. Hayatın içinde de sıkıcı ve eğlenceli anlarımız var sonuçta. Okuyun okuyun ısırmaz.^^

Yüzyıllık YalnızlıkGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202036,4bin okunma

·

10 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Atalay Özer