Vicdanların baskı altına alınmasını ve zorla yönetilmesini öğütleyenler aslında şahsi arzularını bu inancın altına saklar ve bunu kendi menfaatleri için isterler.
İnsanlar, kendi kafalarına göre, öyle değersiz karşı çıkışlar sergiliyor ve onları yeni kelimelerle biçimlendirip mutlak ve değişmez kılıyor ki, sonunda anlam sözü yönetmesi gerekirken, söz anlama hükmeder hale geliyor.
Doğru yoldaki topal bir adam, yolunu şaşırmış bir koşucuyu alt eder. Yanlış yolda koşuyorsan, ne kadar hızlı ve iyi olursan, o kadar yanlış yol alacağın besbellidir.