Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

248 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
BÜTÜN EBEVEYNLERİN VE ÖĞRETMENLERİN OKUMASI DİLEĞİYLE ÖDÜL İç motivasyonu öldürür, öğrenmeyi ve değer öğretimini engeller, gelişimi durdurur, ilişkileri bozar, performansı düşürür ve mutsuzluğa yol açar. KOLAYI SEÇTİĞİMİZ İÇİN ÖDÜL VERİYORUZ - Çünkü kolayı seçiyoruz. Ödevini yapmayan çocuk neden yapmaz? İç motivasyonu oluşmamıştır. Öğrenmenin keyfini almamıştır. İç motivasyon oluşturmak zaman alır. Aileler bu zamanı vermek istemez ya da nasıl iç motivasyon oluşturur bilmez. Dahası kontrolcü aileler, çocuklarını kontrol etmek için ödülü kullanır. Çocuk, kendi kontrollerinin altından çıksın istemez. Çocuk, birey olursa, aileyi terk edecek zannederler ve çocuğu ödül, övgü gibi kontrol mekanizmalarıyla elleri altında tutarlar. Ödül, çocuğun değil ailenin ihtiyacını karşılar… Merhabalar, bu kitap üstüne yazılacak anlatılacak o kadar güzel konular var ki elimden geldiğince konulara değineceğim. Eğitim bilimci #özgürbolat #beniödüllecezalandırma güzel bir çalışması ve konu, çocuklarımız ve onları nasıl yetiştirdiğimiz. Bir anne ve eğitimci olarak kendimizi güncelleme konusunda inanılmaz derecede yardımcı olan bir kitap. Gerçi kitabı okudukça daimi olarak bilinçsizce ortaya koyduğumuz davranışlarımızı sorgulama imkanı vermekte. Zararın neresinden dönülse kar diyip konumuza döneyim. Bu kitap önemsediğimiz ve hayatta eğitimci, rehber yönümüz olduğu vakit bir başucu kitabı olarak kalacak. Bir tabu yıkıcı ve devrimci olduğuna inanıyorum. Eğitim hayatımız boyunca özellikle "Davranışçı Ekol" bize davranışların ödülle pekiştirileceğini söyledi. Hala bile üniversitelerde ders olarak okutulmakta ve ÖSYM yaptığı KPSS eğitim bilimlerinde sormakta. Gel de ayıkla şimdi pirincin taşını. Burada ciddi bir sorgulama fikrine kapılıyorsunuz. Bu tamamen göreceli bir kavram, diğer meslektaşlarım benimle aynı fikri paylaşmaya bilir. O, bizim eğitim ve çocuk yetiştirme anlayışımızı değiştirmeye çalışan devrimci... Bu kitap da 2 yıllık bir çalışmanın ürünü. 70 yılda eğitim, psikoloji, sosyal psikoloji, antropoloji ve ekonomi alanlarında ödülle ilgili yapılmış bütün çalışmaları okumuş, ilginç sonuçlarla karşılaşmış ve bilimsel bulguları bizim anlayabileceğimiz gibi gerçek olaylarla örneklendirerek aktarmış… Dili de sade ve oldukça akıcı."Ödül, ertelenmiş ya da yerine getirilmemiş sevginin vekili, Mantık çok basit. Gerçek sevgide, koşul var mı? Yok… Peki ödülde? Var… O zaman ödül, bir yapay sevgidir. Özgüven, çok önemli. Özgüven, “Ben sadece ben olduğum için değerliyim” duygusunu içselleştirebilmek. Ama ödül bunu engelliyor. “Sen bu işi yapınca, ben sana ödül veririm!” demek, “Ben seni ancak o zaman severim!” demek… KARNE HEDİYESİ ÇOK TEHLİKELİ Çok tehlikeli. Neden? Karne hediyesiyle çocuğa bir mesaj gidiyor: “Sınıf geçmek kendi içinde değerli değildir!” Çocuk, öğrenmek için değil, hediye için çalışmaya başlıyor. Okul, hiçbir dış motivasyon olmadan kendi içinde değerli olmalı. Karne hediyesi için çalışan çocuk ne yapar biliyor musun? Öğrenme ve gelişim olmasa da, bir şekilde yüksek not almanın derdine düşer. Kopya bile çeker. Oysa çocuk sadece öğrenmek için çalışmalıdır… -Bir anne dedi ki, “Çocuğum sınıf geçince, tablet alacaktım. Almayayım mı?” Ben de seminerden çıkınca, “Gidin alın ve verin!” dedim. “Hediye zararlı değildir ama hediyeyi koşula bağlamak zararlıdır!”. Çocuğun ihtiyacı varsa, herhangi bir koşula bağlamadan zaten o bilgisayarı almalısınız. Asıl bencilce olan şudur: Çocuğun ihtiyacı olan bir şeyi hemen almamak ve bir koşula bağlayarak, onu ileride almayı vaat etmektir. Çocuğun daha büyük bir bilgisayarı ihtiyacı varsa, sen de “Sınıf geçince alırım!” dersen, bu benciliktir. Tabii bu arada çocuklar kendi harçlıklarını biriktirerek istediklerini almalıdır. Emek vermeyi öğrenmelidir… ÖDÜL SORUMLULUĞU ÖLDÜRÜR -İşten geç çıkan anne, evdeki çocuğunu arıyor ve “Oğlum, yemekleri ısıtır mısın?” diyor. Çocuk da “Isıtırsam ne vereceksin?” diyor. Çocuk bunu neden söylüyor? Çünkü anne, onu ödülle iş yapmaya alıştırmış̧. Çocuk da, ödül olmayınca iş yapmıyor. Her çocuk ailenin bir üyesidir ve sorumlulukları vardır. Bu sorumluklarını hiçbir ödül olmadan yerine getirmelidir. Anne her iş için çocuğa ödül vererek aslında, “Evdeki işler, senin sorumluluğunda değildir” mesajı vermekte, başka bir deyişle çocuğuna sorumsuzluğu öğretmektedir. ÖDÜL YARATICILIĞI AZALTIYOR! -Ödülle kompozisyon yazan çocuklar daha uzun ve daha çok kelime kullanarak yazıyor ama daha az yaratıcı oluyor. Çünkü çocuk, ödüle ulaşmak için kısa ve mekanik yol seçiyor. Yaratıcılık mekaniklik değil, karmaşık düşünmeyi gerektirir. Dahası ödül olunca, çocuk odaklanır. Buna “bilişsel daralma” diyoruz. Ama yaratıcılık bilişsel daralma değil, bilişsel genişlik ister. Ödül, bilişsel daralma sağladığı için yaratıcılığı öldürüyor. Ressamların sipariş üzerine yaptığı resimler bile daha az yaratıcı çünkü sipariş de, ödül gibi kontrol ediyor. Dostoyevski bile arkadaşına, “Sipariş üzerine yazı yazmanın acısını hiç çektin mi?” diye sormuştur. Sipariş de bir kontroldür... ÖDÜL YEMEKTEN BİLE SOĞUTUR! -Bir gruba, “Kefir içerseniz, ödül vereceğiz” diyorlar. Diğer gruba, “Sadece deneyin!” diyorlar. Hangi grup daha çok içiyor? Tabii ki ödül alan grup! Çünkü kefir içmek çok mekanik bir iş. Çocuk, ödül için içiyor. Burada sorun yok. Ama iki hafta sonra çocuklara soruyorlar: “Kefiri sevdiniz mi?” Ödül alan grup çok sevmediğini söylüyor. Neden? Çünkü onu ödül için yaptı! “Bir iş, ödül için yapılıyorsa, o iş kendi içinde değerli değildir!” mesajı gider. Kısacası, ödülle insanlara iş yaptırabilirsiniz ama o işi sevdiremezsiniz! Çocuk ödülle bir yemeği yer ama onu sevmez… ÖDÜL AHLAKSIZLIĞI TETİKLER! Prim sistemiyle çalışan satıcı, parasını alamayacağını bilse de mal satıyor. Bazı hastanelerde doktoralara kotaya bağlı prim veriliyor. Doktorlar gereksiz ameliyat yapıyor. Ödül için, not için çalışan çocuklar kopya çekiyor. Söndürdüğü yangın başına para alan yurtdışındaki itfaiyeciler, yangın çıkma ihtimali olan yerleri görmezlikten geliyor. “Yangın çıksın ve prim alayım!” diye. Hatta bazıları yangın çıkartıyor. Yıldız sistemi olan anaokullarında çocuklar arkadaşlarının yıldızlarını çalıyor. İyileştirdiği hasta başına para alan hastaneler, ağır hastaları kabul etmiyor. Hatta Amerika’daki bu tür hastanelerin, Obama araştırılmasını istedi. Ekonomide “Kobra Etkisi” diye bir şey var. Geçmişte Hindistan’da, kobra sayısı artınca, azalsın diye İngiliz Hükümeti, kobra getirenlere para vermiş. Ama kobra sayısı artmış çünkü insanlar kobra çiftliği kurmuş! Ödül yüzünden etik dışı davranış gösteren, kendisini kötü de hissetmez! Çünkü ödülü kullanarak davranışlarını rasyanolize eder. “Ben bu kötü işi yaptım çünkü ödül vardı” der… ÖDÜL İLİŞKİLERİ BOZUYOR -Sınıfta yarışmalar yapılıyor ve ödül veriliyor. Bu durumda ne oluyor? Becerisi düşük olan çocukları kimse takımına almak istemiyor. İlişkiler bozuluyor. Yarışınca ödül kazanan kişiden diğer arkadaşları nefret ediyor. Şirkette ödül alan çalışana diğer arkadaşları gıcık gidiyor. Ödül için yarışan kişiler, diğer kişileri engel olarak görüyor. İnsanlar birbirini destek olarak görmeli, engel değil. İlişkiler bozluyor. Hatta rekabet ortamında vücutta testosteron oranı artıyor, oksitosin azalıyor. İlişkileri güçlendiren de oksitosin hormonu. Bundan dolayı bu hormona “sosyal tutkal” denir. Ödüllü ortamlarda oksitosin azalıyor… "Hedonist alışma" -Bazı şeylere çabuk alışırız, bazı şeylere alışmayız. Eşyalara, mallara ve objelere alışırız. Ama ilişkilere, yemeklere, dostluklara veya eğlenceye alışmayız. Bunlardan bıkmayız. İşte eşyalara hemen alışmamıza “hedonistik alışma” denir. Bunlardan çabuk bıkarız da. Ödül, bu gruba girer. Çocuğu tablet ile motive edersen, çocuk buna alışır. Seneye onu motive etmek için daha büyük bir şey alman gerekir. Anaokulunda çocuğa bir yıldız verirsen, çocuk bir yıldıza alışır. Sonra ona iki yıldız vermen gerekir. Bunun da sonu yoktur. Aynı bağımlılıklar gibi, sürekli dozu artırman gerekir. Ödül, kendi girdabını yaratır. Ödülle iş yaptırmaya başladığın an, geri dönüş olmayan tehlikeli bir yola girersin...
Beni Ödülle Cezalandırma
Beni Ödülle CezalandırmaÖzgür Bolat · Doğan Kitap · 20166,6bin okunma
·
65 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.