Tanrıların bahtiyar olduğu söylenirdi, çünkü günlerini hiç bitmeyen şölenlerle geçirirlerdi. Sofralarında kuşsütü eksik olmaz, bardakları kutsal nektarla bir dolar bir boşalırdı. Göz kamaştırıcı giysiler içindeki bedenleri güzel ve ölümsüzdü. Yiyip içmeye ara verdiklerinde yumuşacık döşeklere uzanıp müzik dinlerler, zamanın geri kalanında ise, aralarında tatlı dille Yunancanın en arı halini kullanarak derin konular üzerine tartışırlar, bazen de insanlar üzerindeki sınırsız güçlerini sergilemek için yeryüzünde gezintiye çıkarlardı.
Ah, mutluluğun resmi nasıl da ruhunu okşar insanın!
Hangi ölümlü bu resme parmak ucuyla da olsa dokunmayı hayal etmez; döşemeleri mermer kaplı, çatısı yıldızlarla bezeli bu Olimpos'a ulaşmayı, tanrıların arasına katılmayı kim arzulamaz?