Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Şule Akçay'dan
Döngü "Otobüs yolculuklarında insanı ansızın yakalayan yalnızlıkla bir parça kavgalıyım bugünlerde.Başımı dayadığım camın soğukluğu,nefesim çarptıkça buğulanan ve bulanıklaşan görüntüler,yol kenarındaki beyaz şeritleri...O kadar hızlı akıyordu ki kendimi geçmişi düşünürken buluveriyordum.Sahi onu niye öyle yaptım ki,ya bu şekilde olsaydı,bak bu da başıma gelmişti ve türevi pek çok cümle zihnimi dolduruyordu.Eskiden sorgulamaya değer bulmadığım ne varsa yitip gitmişliğin arasından sıyrılıp kapı gibi karşımda duruyor,kaçmak için kazıdığım çizgileri derin bir bıçak darbesiyle daha da belirginleştiriyordu sanki.Üstünü ne kadar örtmek istersem o kadar çoğalıyor,zihnimde yarattığım örtüyü paramparça ediyordu.Evet,paramparça!Düşünceler,bazenden ziyade,insanı iliklerine kadar yakıyor ya da tam tersi buza dönüştürüyordu. Sanırım ben... Gittikçe buza dönüşüyordum. Harflerin birleşimi kalbimde,zihnimde,ruhumda her biri başka boyutlarda birer buz kristaline evriliyordu. Soğuk bir kış akşamı pencere diplerini tutan cinsten. Parmak ucu bir dokunuşla dakikalar içerisinde eriyecek cinsten. Kulaklıklarımdan taşan sesler bir anlığına yok oldu,kendimi kurduğum cümlelerin içerisinde,kafamda tasarladığım şekilde o anları yeniden yaşarken görüyordum.Buğulu cam,beyaz şeritler,sol tarafımda oturan bebekli kadın,ön koltukta uyuyup kalan yaşlı teyze ve arkamdaki top sakallı genç...Hepsi bir anlığına yok oluyor,görüş açımdaki bütün şekiller silikleşiyor,netliğini kaybediyordu.Mutfak masasının kenarında bekliyordum o an,anneannem doğradığı patlıcanları tepsiye yerleştiriyor,bir yandan da benimle hararetli bir şekilde tartışıyordu.Konudan o kadar uzaktım ki zihnimde Sezen Aksu'nun en sevdiğim şarkısı çalıyordu,hoş tınılar eşliğinde.Göz kapaklarımdaki ağırlıkla kucaklaşıp zihnimin önünde duran devasa kapıyı tek bir hamlede kapatıyordum o an.Her şeye,herkese,en çok da kendime.Sonra...Susuyordum.Evet,susmak için susuyordum!Bazı geceler pencerenin dibinde sokak lambasını izlerken olduğu gibi.Musluğa ellerimi uzatmış tenime damlaların çarptığı...Bu bir yerde tuhaf hissettiriyordu,eline çamur bulaşmış ve o çamur kuruyup etine yapışmış gibi.Susmak için susmak...Ne manasız bir cümle değil mi?Oysa bana öyle mantıklı geliyordu ki!Seslerin somut delillerini soyut yüklerle kapatmak oldum olası etkilemiştir beni.Savunma mekanizmalarından farklı olarak,bilinçli bir şekilde... Düşüncelere kapılmıştım.Zihnimin içindeki kazan kaynadıkça kaynıyor,en sıradan düşüncem bile o an için en kıymetli şeye dönüşüyordu.Bütün düşünceler.Kulağımın içinde yuvarlanan ahenkle bir mayışmanın kıyısında öylece sallanıyordum. İçimde kocaman bir salıncak kurulmuştu sanki. Parmaklarım kurulu salıncağın halatlarını sıkıca kavramış,yüzümde,saçlarımın arasında rüzgarın hafif dokunuşları.Dudaklarımda tuhaf bir tebessüm oluşuyordu,bunu biliyordum.Burukça... Bıçak yere düştü.Tok bir ses mutfağın soluk fayanslarında yankılandı.Kafamdaki şarkı bir anda yarıda kesildi.Gözlerim yerde boylu boyunca uzanan anneanneme kayarken her şey...Çok sonraları bile düşündüğümde anlayamayacağım bir sebepten ötürü vücudunun titrediğine şahit oldum.Onunla birlikte ben de...Bu titreyiş ölüme duyduğum korkudan mıydı? Yoksa ikimizi de tesiri altına alacak olan hummalı bir darbenin altından kalkamama korkusu muydu? Bilmiyordum.Sağ elim benden bağımsız bir şekilde ona uzandı,oysa korkudan ona dokunamayacağımı adım gibi bilmem gerekiyordu.Bir ölüye dokunmak sonu henüz duyulmamış bir senfoninin acı çığlıklarından farksız his düşürürdü insanın içine ne de olsa.Bir ölü,pek çok hatıra,pek çok gölge,pek çok göz kırpması demek.Soğumuş bir bedeninin içinde harlanan bir yığın sıcak anı demek.Bir yaşam demek aynı zamanda.Dehşete kapılıyordum!Ağzım hareket ediyor,dudaklarım gözyaşlarımla ıslanıyordu fakat ellerim...Hâlâ hareketsiz bir bedene dokunuyor,dokunmaya çalışıyordum.İnsanlarla temas etmekten kaçınacağım korkum işte tam da burada baş göstermişti!Ellerime,yanaklarıma ve bilhassa tenime değecek her bir elden...Evet,bu yüzden korkuyordum!Yıllarca... Başımı çevirdim.Top sakallı genç uyumuştu.Yanımdaki bebekli kadınsa çocuğunu emzirmekle meşguldü.Üç dakikanın sonunda gelen sessizlik gecenin üzerine çöktü.Cama döndüm bu sefer.Nefesimle oluşturduğum buğuya baktım uzun uzun.İşaret parmağımla,rahatsız edecek bir yavaşlıkta cama bir daire çizdim.Döngüler içindeki daimi döngüler...Ortasına bir nokta kondurup soğuk bir gülümsemeyle zihnimdeki sesi onayladım:Biz yaptık!"
Şule Akçay
Şule Akçay
··
13 görüntüleme
özlem okurunun profil resmi
Naçizane.. Okuduğum en iyi hikayelerinizden biri Şule Hanım. Dilerim kaleminizin ışığı hiç sönmez. Emeğinize, fikirlerinize sağlık :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.