Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

339 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
”Bu Ülke”, Cemil Meriç’in okumuş olduğum beşinci kitabı. İlk kitabına başladığımda, geç kalmış olmanın verdiği rahatsızlığı peş peşe okuyarak telafi etmeye çalışıyorum. Daha önce Cemil Meriç’in dünyasından payıma ne düşmüşse üç tane incelemeyle paylaşmıştım. Cemil Meriç’in izlerini takip etmeye devam ediyorum. Yeni bir kitaba başlayacağımız zaman nasıl bir seçim yapmalıyız? Belki, Kafka’nın aradığı gibi bir kitap olmalı bu. “Yaralayan, darbe vuran kitap okumalıyız. Okuduğun kitap yumruk gibi inmiyorsa kafana, neden okuyorsun ki? Felaketler gibi, canınızdan çok sevdiğinizin ölümü, sevdiklerinizden koparılmanın sürgünü gibi olmalı kitap... Kitap, içimizdeki buzulları parçalayacak balta olmalı." diyor Kafka. Bu arayışla, bazen yeni bir tür, bazen yeni bir yazar keşfetmek için inceleme ve alıntıların peşine takılıyorum. İşte şimdi yeni bir yazarla, yeni bir dünyayla tanıştım diyorum. Fakat kitabı alıp okuyunca hayal kırıklığına uğradığım oluyor. Bazen yazar benim dünyama giremiyor, bazen belki ben yazarın dünyasına giremiyorum. Bazen de yazar tam aradığım derinliğe sahip, fakat kabul edilmesi mümkün olmayan bir zaafa sahip olabiliyor. Fakat söz konusu Cemil Meriç olduğunda, hiçbir satırını kaçırmamaya, paylaştığı isim ve kitapları dahi not almaya çalışıyorum. Bir-iki alıntı yaptığım kitaplar çok oldu benim. Hatta gayret ettiğim halde bir tek alıntı yapamadıklarım da oldu. Ama ne zaman bir Cemil Meriç kitabına başlasam her cümlesini aktarmak, paylaşmak istiyorum. Çok fazla alıntı olmaması için paylaşmadan kendi notlarıma ekliyorum bazen de. “Bu Ülke”nin yazım üslubuyla ilgili söylemek istediğim çok şey vardı. Bunları dile getirmek için anlatacak kelimeleri bulmaya çalışırken Alev Alatlı’nın yorumu imdadıma yetişti. Gönlümden geçen her şeyi bir paragrafa sığdırmıştı. Alev Alatlı şöyle diyor kitabımız hakkında: “Bu ülke, yazarının gelecek kitaplarının çekirdeği. Yarın ölecekmiş gibi, soluk soluğa yazılmış, lakonik, hatta şifreli bir mektup. Bir ders kitabı kadar net, bir günce kadar gizemli”. Yazarımızın hem kendisi hem de diğer fikir adamları ve yazarlar hakkında keskin bir üslubu var. Bir yerde birikim, çaba ve deha gördüğünde siyasi görüşüne bakmaksızın takdir ediyor. Aksine sığ ve seviyesiz olan bütün görüşlere karşı çok net bir tavır göstermekten çekinmiyor. Kendi toplumundan, tarihi birikiminden kopup Avrupalı olma adına, duymuş olduğu her şeyi papağan gibi tekrarlayan, doğudan kopmuş, fakat batılı da olamamış aydınımıza hem üzülür, hem kızar yazarımız. Örneğin, Ahmet Cevdet Paşa’yı ilk Cemil Meriç vasıtasıyla tanıdım, daha sonra İlber Ortaylı ve Yılmaz Öztuna’nın da edebi kimliğiyle ön plana çıkan bu büyük tarihçi, devlet adamı ve Osmanlı aydınına ısrarla vurgu yaptığını gördüm. Bu eserde de yine Gandi çıkıyor karşımıza. Bugünün ve yarının modern dünyasının Gandi’nin bilgeliğine, sakinliğine ve cesaretine ihtiyacı olduğunu ısrarla vurgular Cemil Meriç ve bunu alternatif bir reçete olarak sunar bize. Daha sonra İbn-i Haldun, Dante, Zola, Balzac ve diğerleri yazarın merceğine takılır. Yazar, kendi fikri dönüşümlerini okurla paylaşırken; imandan şüpheye, şüpheden inkara, inkardan maddeciliğe, sonra Türkçülüğe doğru sürekli bir arayış içinde olmuş, daha sonra Avrupalı gözüyle Hindistan’la tanıştıktan sonra doğu medeniyetine dönmüş olduğunu ifade ediyor. Bu nedenle yazarın fikri dönüşümünün izlerini takip etme adına ilk fırsatta
Işık Doğudan Gelir
Işık Doğudan Gelir
i okumam gerektiğini biliyorum. Yeni bir Cemil Meriç kitabında buluşmak üzere. Keyifli okumalar dilerim:))
Bu Ülke
Bu ÜlkeCemil Meriç · İletişim Yayınları · 201821bin okunma
··
108 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.