Biyolojinin karmaşık yapısını bilimsel terimlerden sıyırarak okuyucuya anlaşılır biçimde sunması sanırsam kitabın en güzel özelliği olabilir. Öncelikle günlük hayattan örneklerle vücudumuzda olan bitenleri tabiri caizse neler döndüğünü açıklamış. Hemen ardından çevremizde rastlantı sonucu nasıl bir evrimin çalıştığını ve bunun bir amacı olmadığını yine keyifli bir örnekle kaleme almış. Benim okurken en keyif aldığım iki kısımdan birisi bu evrim ve rastlantı bağlantısıydı. Diğeri ise kanser adlı bölüm ki kitabın sonlarına doğru karşınıza çıkıyor.
Evrim ve rastlantı başlığına açıklama getirmek gerekirse bir örneklendirme yapabilirim: Okyanusa atılan şişeleri ele alalım. Bir kısım şişeler bilinçsizce kapağı açık şekilde atılırken bir kısım şişeler ise kapağı kapalı şekilde atılıyor. Kapağı açık şişeler kısa bir süre sonra yüzeye çıkmamak üzere okyanusun derinliklerini boyluyor. Kapağı kapalı şişeler ise uzun bir yolculuk süreci kıyıya varmayı başarıyor. Şimdi bu şişelere üreme özelliği ekleyelim. Şişelerin vardığı kıyı bir süre sonra taşlı hale geliyor. Kalın cam şişeler yavru yapmaya başladıkları sürede yükselen alçalan her gel-gitle birlikte kalın cam şişeler bu taşlara vurup hayatını kaybediyor. Keza onların çocukları da hayatlarını kaybediyor ve zamanla nesilleri dezavantajları yüzünden tükeniyorken plastik şişeler karaya çıkmaya ortama ayak uydurmaya başlıyor.
Unutmayın ki evrimin bir amacı yoktur, biz insanlar her şeye amaç yüklemekle onu anlamlandırmak çabası içine gireriz.