Özneler arzularının peşinden, ötekinin arzusunun peşinden süreğen bir serüvene başlarlar, bu serüvenin paradigmasını Büyük Öteki (fallus) belirler. Dilsel sistemin (simgesel düzenin) yapılandırmış olduğu
bir yapıda, "simgeselin gerçeğinde", kendilerindeki eksiği tamamlamak için bir mücadele verirler, bitmeyen bir özne olma süreci. Aslında tüm anlam söylenmeyendedir, eksik olanda, yitirilmiş olanda, aynanın "sırrı" bilinçdışındadır. Bilinçdışı ise "Heraklitos"cu dilsel bir nehrin, bitmeyen akışında ...
Lacan bilinçdışında bir yolculuğa çıkar, haritası ' Freud'dur. Öznenin bilinçdışının merkezine seyahat etmek için "bilinçaltında yirmi bin
fersah" yol alır ... ayna da yitirdiği Öteki'nin peşinden ... dilsel bir oyunda yeni serüvenlere çıkar ... öznelere kendilerini göstermek için ... "aynalar şövalyesi" ...