Çocukken yaşadığı dehşet gecesinde bile sakin, durgun olan Yusuf, kitap boyunca aynı sakinliği ve durgunluğu korudu. O dehşet dolayısıyla mı bu kadar durgundu, o yüzden mi olaylara müdahale etmeden müdahil oluyordu? Duygularını yansıtmayışı, konuşmayışı mıydı karısını korkutan? Hayata karşı dimdik oluşuyla olayları akışına bırakması, müdahale edememesi tezat değil miydi?
Kitabın son sayfasını bitirip kapağını kapattığım andan itibaren böyle sorular geçiyor aklımdan. Sanırım sağlıklı bir yorum yapabilmem için biraz sindirmem gerekiyor olayları, çünkü kitabın sonu midene yumruk yemiş gibi hissettiriyor.