Hasan Ali Toptaş’ın gündelik yaşantılarımızı fantastik bir biçimde anlatmasına bayılıyorum. Kendi öykülerinden oluşan bu kitapta da aynısını yapmış. Okumaya başladıktan sonra çok geçmeden kim kimdir, olay nerede geçiyor, bu da nereden çıktı şimdi, aslında o adam kendisi miymiş gibi soruları ardı ardına sıralamaya başlıyor, sayfalar geçtikçe kafanız daha da karışmaya devam ediyor, son cümleyi okuduktan sonra ise birkaç dakikalık veya bazen birkaç saatlik düşünce seansından sonra ise olayları tam olarak anlamış halde olmasa bile özümsemiş halde rahatlamış hissediyorsunuz. Günlük yaşantımızda karşılaştığımız durumlar bir anda sadece hayal dünyamızda olabilecek olaylarla birbirine karışıyor, camdan bakan kız sokakta gördüğü deli kadına dönüşüyor, cinayet işlemeye giden adam bir önceki gün o cinayeti işlemiş olduğu için yakalanıyor, yaşayanlarla ölüler aynı mekanı paylaşıyor ve birbirleriyle etkileşim kuruyormuş hissiyatına kapılıyorlar. Yani bir bakıma aklı selim insanların aslında o kadar da mantık çerçevesinde hayatları olmadığını, herkesin aslında bir miktar da olsa deli olduğunu veya hayalle gerçeğin her an birbirine girmeye hazır olduğunu vurguluyor yazar, ya da bana öyle geliyor. Hasan Ali Toptaş bana bazı mesajlar veriyor sayfaları geçtikçe, ben de o mesajları apaçık almasam bile bilinç altımda yer ettiklerini hissediyorum ve bundan keyif alıyorum. Bir sonraki kitabında görüşmek üzere diyorum.

Ölü Zaman GezginleriHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20193,217 okunma

·

3 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Ahmet Ceran