Yana Yana SöndümŞiir güzel şey diye klasik bir başlangıçla girişelim incelemeye. Kimse de yazmamış kitap için bir şey. 2000'lerin başlarında çok popülerdi Ceyhun Yılmaz, eski radyoculardan,bilmem şimdi devam ediyor mu?Televizyona da sıçramıştı o sıralar, çeşitli programlar yapardı veya konuk olurdu , amatör sayılırdı, severim amatör görünümlü adamları.
Fakat daha evveliyatı var, 90'lı yıllarda ülkemizde radyo çok dinlenirdi. Yıllarca servisle okula gittiğim bu dönemde serviste illaki Ceyhun dinlenirdi, ülkemiz henüz internet çağında değildi, tv saçmalıkları sınırlı, bir avuç dizi ise kaliteliydi, meşhur 90lar pop dönemi, şarkılarıyla adeta bir son eski çağ devriydi.
Şiir de okurdu Ceyhun radyoda herkesten, kendi şiirlerini de tabi. Matrak gelirdi o program bize, mesela Cem Yılmaz da altın çağındaydı, dedim ya memleket bugüne göre bir miktar daha az kaos halindeydi.
Bu kitabını da almıştım işte. Şimdi bakınca çok etkilemese de o günlerdeki gibi, yine fena değil işte, birkaç şiirini yakaladım yine bana hitap eden, paylaşayım sizinle.
LAL
sevemedim pazar günlerini
ya okulu düşündüm
ya da babamın şehir dışı kamyon şoförlüğünü
hiçbir şey sevdiremedi pazarı bana
bilsem bir pazar günü geleceksin
ıslatacaksın dudaklarımı
sevmez miydim canım pazarları
tam özür dileyecektim sevmediğim tüm pazarlardan
gittin
eski pazarlarımı bile özlettin !
VEDA
yolculuklarda tuhaf oluyorum
bu şehirden her gidişimde
şehri sanki ben uğurluyorum
sen benden gideli çok oldu ama
ben her gidişimde hâlâ sana el sallıyorum
DİLENCİ
en yakın deniz kenarına atıyorum kendimi
her dalga halime üzgün
her dudakta bana tebessüm
ne vardı diyorum ne vardı
şu kaldırımda resmin olsaydı
eğilip öperken ben
görenler varsın dileniyorum sansaydı
TAKMA TEBESSÜM
yalandan bakışmalar
sadece kirpiklere takılan samimiyetsizler
sıkıldım sizden, sıkıldım el yapımı dostluklardan
herkes de dişlerini yeni yaptırmış
herkeste bir takma tebessüm
BEN SEN
ben seni seviyorum
sen gezmeyi
senin hep gittiğin yere
ben hiç gidemiyorum
öylece durmayı seviyorum ben
durup ardından bakmayı
sen yürümeyi seviyorsun ama arkana bakmadan
yaprak seviyorum ben yaprak
kuru yaş ayırmadan
sen ezmeyi seviyorsun neye bastığına bakmadan
SEVGİ ÇİÇEĞİ
sardım sarmaladım
kimse görmeden getirdim eve
kapattım pencereleri
güneş almasın diye
şimdi büyüyor.. öylece bakıyor bana
yalnızlığım
yapayalnızlığım
yalpalayan yalnızlığım
ESKİ KARIM
hâlâ sen varmışsın gibi
iki yastıkla yatıyorum
kimseye söyleme gidişini, ben söylemedim
elimde senin siparişin olmayan torbalarla geliyorum eve
ağlaya ağlaya öpüyorum yattığın yastığı yorganı
sanki beni az önce öpücükle yolcu etmişsin gibi
çıkıyorum sokaklara
üst komşuya hava atarak, bir fiyaka bir görsen
ne garip bu insanlar !
bütün mahalle hatta alttaki bakkal bile
seni geçen Kasım öldü sanıyor
Ne garip bu insanlar !
hâlâ her sabah bana selam veriliyor
sanki yaşıyormuşum gibi...