Merhabalar değerli inceleme okuyucuları..aynı anda okumakta olduğum ya şundadır ya bunda diyerek üç kitap arasından sivrilerek bitirmeye muktedir olabildiğim bu kitabın incelemesi ile huzurlarınızdayım. Ferrari farkı işte malum :) diğerlerine açık ara fark attı :)
Adındanda anlaşıldığı üzere kahramanımız Ferrarisini satıp yalınayak başı kabak bir yogi olarak hayatını 180 derece değiştiren Amerikalı bir avukat.. her Türk gibi siz de soruyorsunuz tabi ne olmuş da bu Ferrari satılmış diye ?? Yani kafasına DAŞ mı düşmüş, evine HACİZ mi gelmiş, Vegas ta RULET masasında mı kalmış ne olmuş yani??
Öğrenmek istiyorsanız o vakıt gelsiin Spoiler :))
Efenim uyarımızı da yaptıktan sonra gelelim mevzuya.. Robin Sharma kitabı 1997 de yazmış ve o dönemde yer yerinden oynamamış :) tabi ilk etapta. Sonrasında patladı gitti hesabı gelsin Ferrari ler :) bu konuda çok eleştiri almış hani 'oturduğun arpa sekisi çığırdığın İstanbul türküsü' misal söylediği ile yaşadığı birbirine uymayanların inandırıcılığının doğal olarak olmaması yüzünden. İşin Türkiye ayağında ise 2010 da hakları satın alan Türk yayınevi epey baskı yapmış vs vs.. 97 li dönemlerde hatırlıyorum çok meşhurdu bu kişisel gelişim kitapları tarzı kitaplar...benim de epey okumuşluğum vardır değişik yazarlardan.. hala niye okuyorsun peki daha akıllanmadın mı diyecekler olacaktır tabi :) ama aldık bişiler yine.. ne demişler 'ettekraru Ahsen velevkane yüzseksen' :)
yani çoğu yazarın başka kelimelerle anlatmaya çalıştığını Sharma efendi bir yoginin ağzıyla anlatıyor hem de Himalayalar ın kuş uçmaz kervan geçmez Sivana sında Nirvana ya 6 ayda ererek..
Garip olan şu ki benim de iki puan kısmama sebep bu Nirvanayı bi gecede anlatıyor eskiden en iyi arkadaşı olan meslektaşına..
Hızır gibi mübarek :))
Bol bol alıntı yaptım kritik ve can alıcı noktaları..ister bir yogi ister bir islam alimi ister bir peygamber anlatsın ki anlatılanlar hakkaten gerçek anlamda insanın dünyasını düzenleyen önemli şeyler.. Dünyaya geldik bir kere kederi bırak hergün bu şarkıyı söyle hesabı hayatı yaratılış kodlarına göre yaşamak yani oyunu kurallarına göre oynamak en akıllıca olanı aslında.. Kitapta bol bol dediği şey UYANIŞ bu..yani hayatta olduğunun VE NEDEN hayatta olduğunun FARKINA varış ve buna uygun yaşayış.. her insan için bu uyanış tabiri caizse bir dürtme ile oluyor malum.. kahramanımız için de bu uyanışın başlangıcı mesleğinin zirvesinde paraya para demezken mahkeme salonunun orta yerinde kalp krizi geçirmek oluyor.. tabii ki verilen ikinci bir hayat şansında onca kaçırılan hayat akışı içinde Ferrari de neymiş :)
Buraya kadar okuyup da kitabı merak edenler için tavsiye edebilirim. Lâkin alışkanlıklarına dönmenin tüm kolaylığı ile "ula rakı içenler öldü de su içen ölmedi mi " diyen Türk kardeşlerime tabiki diycek heeeç bişey olmaz :)
bu derdin devası yok yani :))
Bir incelemenin de sonuna geldik kalanlara selam olsun :)
Her zamanki gibi sevgiyle aşkla kalın canlar..