Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

188 syf.
·
Puan vermedi
·
14 saatte okudu
Mükemmel bir inceleme ( alıntı ); Neden Murakami neden, neden bu kadar güzel romanlarında bu kadar çok soru işareti bırakıyorsun? Tamam senin tarzın bu olabilir, kitaplarını okuduktan sonra okurlarının düşünmesini istiyor olabilirsin ama yine de bu kadar cevapsız soru işareti bırakmasan mı ki acaba diye de düşünmeden edemiyorum. Şöyle bir durum da var ki bu derece neden diye sormuş olsam da Murakami’nin finallerini, bıraktığı soru işaretlerini seviyorum. Finalden çok aslında kitap içinde okura verdiği, vermek istediği duygulara kesinlikle daha çok önem veriyor. Bu kitabında ise okuduğum diğer Murakami kitaplarına göre cevapsız kalan çok daha az soru işareti vardı; az olan soru işaretlerinin içinde de bana göre kitabın en güzel sorusu olabilecek olan neden karşıma daha önce çıkmadın sorusu. Cevaplanabilecek bir soru mudur, cevaplansa bile ne derece tatmin edebilir bunlar da yan sorularıdır. Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında, Murakami’nin kitapları arasında bilindik tarz unsurlarına göre farklılık gösteren bir kitap, farklılıklar genel olarak aynı olsa da iki madde halinde sıralayabiliriz. En önemlisi olarak da bu kitabında kediler yok, kedi göndermesi ve kedi sevgisi var ama bu sefer ne konuşan kediler var ne de bir yerde hâkimiyeti olan kediler var. Bir başka olmayan da Murakami’nin kullandığı fantastik öğeler, masal ile gerçeği harmanlandığı yer yer gerçekçi yer yer de garip gelen masalsı fantastik öğelerine maalesef bu kitabında yer vermemiş. Murakami’nin fantastik öğelerini okurken düşünmek, sorgulamak ve yaptığı metaforlara anlam çıkarmak ise Murakami okumanın ayrı bir keyfidir. Hacime sıradan, sıkıntısız gibi görünen bir hayat sürmektedir, kariyer ve maddi imkânlar olarak bayağı yükseklerde, evli ve iki de kız çocuğu babasıdır. Şimamoto tekrardan karşısına çıktığında bir ikilemde kalır ve her bir şeyi ile artık yüzleşir ve sevdiği eşi olan evlilik ile aşkın da arasında kalır. Bu kısımlarda betimlemeler, verilmek istenilen duygular o kadar güzel veriliyor ki yasak aşkı anlatmasına rağmen sanki yasak kelimesi olmadan bir aşkı okutuyor, yasaklığı değil de sanki ufak tefek başka bir sorunları var gibi ama yine de yasaklığını bilip okumamız ama yasaklığına hak vermek istemeyeşimiz aşkın etkileyiciliğini yapan en büyük unsuru. Aşkın içinde verilen cinsellik farklı ve çok uçarı gelse de aşkın bir üst seviyesi olarak, sevgi ve aşkın gerçek manada yaptığı bir istek olarak, bir yerlere dokunarak veriliyor. Gönüllerde farklı kişiler varken farklı bedenlerde yaşanması da sanırım en çok dokunduğu kısımdı. Hacime ve Şimamoto’nun arasındaki mükemmel uyum, her bir şeyin, dinlenilen müziğin, okunulan kitabın, yenilen ya da içilen bir gıdanın bile damak tatlarına uygunluğu ile yaşanılan bir aşkı okuyoruz; ama birbirilerinin hangi eksiğini tamamlayıp, Şimamoto Hacime’de hangi yokluğun vücut bulmuş hali, Hacime ile Şimamoto birbirlerinde neleri tamamlıyordu soruları çoğunlukla cevapsız bırakılmış ve yorumu da okura kalmış. Verilecek birçok cevap var ama hepsi de Şimamoto’nun muhtemelenler ve bir sürelerle dolu dolu olan cevapları, sözleri gibi olur.
Sınırın Güneyinde, Güneşin Batısında
Sınırın Güneyinde, Güneşin BatısındaHaruki Murakami · Doğan Kitap · 20124,320 okunma
·
544 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.