33,34 Onlar kendilerine, doğal güçlerin gelmesinden veya Rabbinin emrinin gelmesinden başka
bir şey mi bekliyorlar! Kendilerinden öncekiler de böyle yapmışlardı. Ve Allah onlara haksızlık
etmedi, fakat onlar şirk koşarak kendilerine haksızlık etmişlerdi, yanlış; kendi zararlarına iş
yapmışlardı. Bunun için, sonunda yaptıklarının cezası kendilerine isabet etti. Alay edip durdukları
şey de kendilerini kuşattı.
35 Ve Allah'a ortak koşan şu kimseler: “Allah dileseydi biz ve atalarımız Kendisinin
astlarından hiçbir şeye tapmazdık ve O'nun astlarından hiçbir şeyden haram kılmazdık” dediler.
Kendilerinden önceki kimseler böyle yaptılar. İşte elçiler üzerine, ancak açık-seçik bir tebliğden
başka ne olur?
36 Ve andolsun ki Biz her ümmete, “Allah'a kulluk edin ve tağuttan sakının” diye bir elçi
gönderdik. Artık Allah, bu ümmetlerden bir kısmına doğru yolu gösterdi, bir kısmına da sapıklık
hak olmuştur. Şimdi yeryüzünde bir gezip dolaşın da bakın yalanlayanların sonu nasıl olmuş?
37 Sen, onların doğru yolda olmaları için hırs göstersen de, artık Allah, saptırdığı kimseyi
doğru yola kılavuzlamaz. Onlar için yardımcılardan da kimse yoktur.
38,39 Ve kâfirler, “Allah, ölen kimseyi diriltmez” diye en kuvvetli yeminleriyle Allah'a yemin
ettiler. Hayır, Allah ölüleri, üzerine aldığı gerçek bir vaat olarak, onların, hakkında anlaşmazlığa
düştükleri şeyi onlara açığa koymak ve gerçekleri örtbas eden kimselerin, yalancıların ta kendisi
olduklarını bildirmek için diriltecektir.
40 Biz bir şeyi dilediğimiz zaman, Bizim ona sözümüz sadece “Ol!” dememizdir. O da hemen
oluverir.
(70/16, Nahl/33-40)