Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

İyi ki doğdun Canım Toptaş...
Bir yoklar fısıltısıydım senden önce... Herkesin her şeyi görmekten körleştiği bir zamanda, çıktın karşıma. Nereye baksam, ya da olup bitenlerden hangisini anlamaya çalışsam bunaldığım bir zamandı. Hem öyle bir bunalıyordum ki, çekip gitmek geliyordu içimden; çekip gitmek ve bir daha hiç mi hiç dönmemek.... Derin nefesler çekerek uzun uzun düşünüp, çevremi gözlerdim o sıralarda, sonra da kendi kendime, bir oturuş biçiminin içinde, aynı anda kaç kişi oturur, diye sorardım. Soluk alıp vermekten başka hiç bir ses çıkarmayan bir kalabalığın önünde günlerimi tükettiğimi düşündüğümü hatırlıyorum sonra bir an. Yalnızca bakıyorlardı bana; kulakları bile gözdü sanki, elleri ağızları gözdü. Kim bilir kim, kim bilir neyle, getirip getirip yüzlerce göz dökmüştü durup durup önüme; insan kılığında yüzlerce göz... Kalabalığı bir köpek sürüsü gibi çivilemek geliyordu içimden, çivileyecektim ki, bir daha toplanmasınlar böyle, bir daha var olduklarından şüphe ettirip ikide bir yokluk yaratmasınlar! Ben bunlarla zihnimi oyalarken zaman, elimde tüten sigaranın ucuna arada bir dokunup dokunup geçiyordu... O sırada kalabalık derin bir sessizliğe büründü nedense, yok gibi, tüketilmiş gibi ya da, yaşana yaşana... Bu döngünün içinde sürüklenip dururken ruhum, birden kendime geldim, bir kitapçıdaydım esasen, elime bir
Hasan Ali Toptaş
Hasan Ali Toptaş
kitabı alıp okumaya koyulmuştum, demek, dedim yaşadıklarımın hepsi bir oyundu. Demek insan ne yapsa bir oyunun içinde... Orada hissettim kendimi bulduğumu. Kitapta anlatılan bendim. Kelimelerin her biri "ben"den ibaretti. Birbirini anlamayan bu kadar yaratığın içinde, kitap aracılığı ile benimle konuşan bir adam bulmuştum.Bir hazine bulmaktan farksızdı esasen. Her cümlesinde beni anlatan, her kelimesinde farklı anlamlar yatan bir adam. O adam öyle izler bıraktı ki bende, silinmesi imkansız izler şimdi hepsi. Seneler sonra dönüp baktığımda yine her seferinde tutup kendimi bulacağım izler... Hem izsiz şey olur muydu? Kuşların bile izi vardı gökyüzünde, sözcüklerin dişte, bakışların yüzde... Nihayetinde okumadığım iki kitabı kalırken yazarın, ne yapacağımı düşünmekteyim son günlerde. Belki de kitaplar bile olsa söz konusu olan bu kadar çok sevmemeliydi insan bir şeyleri. Bundan sonra hangi kitabın kapısına gidebilirdim? Gökyüzüne baktım uzun uzun, sorumu Tanrı’ya aktarmıştım sanki, yanıt alamamıştım, ya da yanıt verilmişti verilmesine de ben işitememiştim... Nur Akkül
··
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.