Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

255 syf.
·
Puan vermedi
1987 yılında yayınlanan Ana Konularıyla Kur’an eserinin giriş bölümünde, Müslümanlar tarafından yazılan tefsirlerin çoğunun evren ve hayat hakkında tutarlı fikirler vermediğini iddia eden Fazlur Rahman’a göre bu kitabın gayesi, bahsettiği eksikliği gidermek adına, Kur’an’ın ana konularını içeren giriş mahiyetinde bir esere olan acil ihtiyacın giderilmesidir. Kendisi, bu kitapta özetle Kur’an’ın Allah, insan, tabiat, peygamberlik ve vahiy, ahiret, şeytan ve kötülük gibi temel meseleler hakkındaki mesajını anlatmaya çalışmıştır. Ona göre Kur’an, hayatın her alanı için görüş belirtmiş ya da görüş oluşması için temel ilkeler sunmuştur. İnsanın Kur’an karşısındaki görevi de temel hakikatleri anlama konusunda çaba göstermektir. Fazlur Rahman, Kur’an mesajının çağdaş insanın ihtiyaçlarına uygun olarak sunulmasının, geleneksel fikirlerden ayrılma riski taşıdığının farkındadır ve ona göre samimiyetle bu risk alınmalıdır. Kitapta yer yer kelâmi tartışmalara da rastlanılmaktadır. Bu tartışmalardan biri “kader” meselesiyle ilgilidir. Buna göre, Ortaçağ sonlarına doğru Müslümanlar arasında güçlü bir Cebriyye fikri yayılmıştır. Bu fikrin yayılmasında hiç şüphesiz Eşari kelamının çok büyük rolü vardır. Aynı şekilde Fârisîlerin Kadercilik anlayışı da Cebriyye fikrinin yerleşmesini sağlamıştır. Fazlur Rahman’a göre bu fikrin Müslümanlar arasında yayılması, Kur’an sebebiyle değil dışarıdan gelen yabancı etkiler sebebiyle olmuştur. Bu anlayış sebebiyle Kur’an’daki kader anlayışı, Allah’ın her şeyi önceden takdir etmesi (pre-determination) şeklinde anlaşılagelmiştir. İnsan için hem gurur hem de ümitsizlik, Kur’an’ın kötülediği ahlaki zaaflardır. Bunlardan gurur küfrü, ümitsizlik de inkârı beraberinde getirir. Bunun sonucunda ilahi ufku kaybolan insan, ya kendi arzularına ya da sosyal arzulara tapar hale gelir. Yalnız Allah’ı hatırlamak, insanı düştüğü bu çukurdan kurtarıp şahsiyetini güçlendirir. Orta yol insan için tek yoldur, ancak bu orta yol iki ucun yok olduğu değil; hazır olduğu, parçalandığı değil; bütünleştiği bir dengelemedir. Bu denge, Kur’an’daki takva kelimesi ile de anlaşılabilir. Takva sadece korku anlamına gelmez, bununla birlikte insanın zararlı davranışlardan korunmasıdır. Hristiyanlıkta sevginin esas alınması gibi, İslam’da esas alınan unsur vicdandır. İşte dengeyi düzenleyecek olan da insandaki vicdandır. İnsan için yararlı olan üç tür bilgi vardır. Bunlar: tabiat bilgisi, tarih-coğrafya bilgisi ve insanın kendisinin bilgisidir. Yazarımız bu kitapta, kendisi hakkında sonraki yıllarda tartışma konusu olacak şekilde sadece gayri Müslimler için değil, Müslümanlar için dahi şefaatin söz konusu olamayacağını vurgulamaktadır. Ona göre, bu fikirde çok güçlü bir psikolojik etken bulunmaktadır. Ancak bu psikolojik unsurların neler olduğunu detaylandırmayıp sadece geleneksel İslam’ın bir kabulü olarak vermekle yetinmiştir. Üçüncü bölüm “Toplumda İnsan” başlığını taşımaktadır. Burada vurgulanmak istenen şey, özetle, insanın bu dünyada ahlak kurallarının merkeze alındığı bir düzen inşa etmeyi gaye edinmesi gerektiğidir. Fazlur Rahman’a göre ahiret, bu dünyanın tamamen yıkılıp yok edilmesiyle değil, tebdiliyle mümkün olacaktır. Yani bu dünya, cenneti hak edenler için tebdil edilip mutlu yaşayacakları bir bahçeye dönüştürülecektir. Cehennemi hak edenler için ise azap; temelde ahlaki ve ruhani olmakla birlikte aynı zamanda cismanidir. Zaten Kur’an, Farabi, İbn Sina ve İbn Rüşd gibi Meşşâi filozofların savunduğu gibi bir ruh-beden ikiciliğini benimsemez. Bütün bunların yanında asıl mükâfat Allah’ın rızası, asıl ceza ise O’nun razı olmayıp yüz çevirmesidir.
Ana Konularıyla Kur'an
Ana Konularıyla Kur'anFazlur Rahman · Ankara Okulu Yayınları · 2007145 okunma
··
208 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.