Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

169 syf.
·
Puan vermedi
Nazım Hikmet’in hiç romanını okumamıştım, bu kitabının da roman olduğunun farkında değildim. Kitabı okumak için elime alıp kapağını açtığımda şiir değil de düz yazı çıkınca şaşırdım. Kitaba böyle bir sürprizle ve büyük bir merakla başladım. Nazım Hikmet’in 1962’de tamamladığı kitabı Sovyetler Birliği’de Rusça olarak Romantika ismiyle basılır. 1964’te Bulgaristan’da Türkçe olarak basılır. Ülkemizde de ilk kez 2002 yılında basılır ancak ‘Komünistim’ sözcüğünün geçtiği şiiri ‘Emekçiyim’ şekilde basılarak sansür uygulanarak. Buna, şaire yapılan saygısızlık, ayrıca komünizm, komünist sözcüklerinin yasaklayan kanunların kalkmasına rağmen yayınlama haklarını ellerinde bulunduranların bu keyfi uygulamalarının haksız olması nedeniyle tepki gösterilir. Bendeki 2018 baskısı aslına uygundu. Roman şeklinde yazdığı birkaç kitabı daha varmış ama şiir kitaplarının gölgesinde kalmış edindiğim bilgilere göre. Roman TKP üyesi olduğu için aranan Ahmet’in gizlenmek için İzmir’de olan eniştesini ziyaretiyle başlıyor. Eniştesi kendisinin de arananlar listesinde olduğunu söylemesi üzerine dava arkadaşı İsmail’in kulübesinde kalmaya başlar. Bu zorunlu kalış sürecinde zihninde anılar canlanır. Anlatımda zaman ve mekanlar arasında geçişler görülür. İlk olarak üniversite yıllarını, Moskava’yı, Anuşka’yı anımsar. Betimlemeleri okurken -harika betimlemeler yapmış yazar -Nazım Hikmet’in Sovyetler Birliği’ndeki izlenimlerinden faydalandığını düşündüm. Sayfalar ilerledikçe Ahmet’in kimliği-paşa torunu olması, Sovyetler Birliği’nde üniversite eğitimi görmesi, öğretmen olarak Bursa’ya gitmesi vb.- ve yaşadıklarının Nazım Hikmet’in yaşamıyla örtüştüğünü gördüm -Kitabın ilerleyen sayfalarında da İsmail’in yaşadıkları, tutuklanması, tahliye olup çıksa da tekrar hapishaneye girmesi gibi olaylarda da Nazım Hikmet İsmail karakterinde de kendi yaşadıklarını anlatıyor-Bunu fark ettiğim andan itibaren kitap daha anlamlı bir hale geldi. 1920 ve 1950 yılları arasındaki dönemde Ahmet’in ve İsmail’in yaşadıkları düz bir zaman çizgisinde değil yıllar arasında ani geçişlerle anlatılıyor. Bu geçişlerde yıl belirtilmiyor olayların gelişiminden, karakterlerden bazen de zamana yapılan vurgulardan anlaşılabiliyor. Bu durum ilk anda bende anlatılanlar arasında kopukluk oluşturduysa da kısa bir süre sonra bu geçişleri daha rahat kavramaya başladım. Kurtuluş Savaşı yıllarında Anadolu’ya geçerek yaralanan askerlerin bakımsızlıktan köy odalarında inleye inleye sabaha çıkmamalarını, Anadolu’da kadınların ezilmişliğini, fakirliğini, açlığını gören Nazım kitapta Ahmet o kadar çok üzülür ki o an Kuvayi Milliye Destanı ve içinde yer alan Kadınlarımız şiirlerini hangi duygularla yazdığını anlıyorsunuz. Nazım’ın 1923’lü yıllarda Moskova’da Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi'nde (KUTV) aynı odayı paylaştığı arkadaşı Sİ YA U ve aşık olduğu Anuşka’yı, ona duyduğu hisleri anlatıyor. Bazen onu arkadaşı Sİ YA U’dan kıskanır. Yazarın hemen sonrasında okuduğum 835 Satır kitabında Sİ YA U’nun hatırasına yazdığı Jokond ile Sİ-YA-U adlı bölüm var. Nazım Hikmet 1 Mayıs’ta tutuklanıp ülkesine gönderilen Sİ YA U’nun gerici güçler tarafından öldürüldüğü haberi üzerine yaşadığı acı nedeniyle yazmış. Ayrıca orada olduğu dönemde Lenin’in ölüm haberi duyulduğunda halkın tepkisini, cenazesi başındaki nöbeti, 1 Mayıs kutlamalarını, oradaki arkadaşlarıyla siyasal faaliyetleri ve tartışmalarının yer aldığı kısımlar ilgi çekici. Suphilerin ölüm anını da gözünde canlandırıyor Ahmet. Ankara Hükümetince görüşme için çağrılıp Karadeniz’de bir motor içinde 2,5 saat süren boğuşmayı anlatıyor. Kötü bir şey, keşke böyle bir şey olmasaydı demem geçmişteki hataların yükünü hafifletmiyor. Ahmet’in masada oturup neden ve her şeye rağmen komünist olmasıyla ilgili hesaplaşması var diyor ki “Ne kitaplardan, ne ağız propagandasıyla, ne de sosyal durumum yüzünden geldim geldiğim yere… Beni geldiğim yere Anadolu getirdi. Kıyısından şöyle bir üstünkörü seyrettiğim Anadolu. Yüreğim getirdi beni geldiğim yere… İşte böyle…” Yüreği, vicdanının sesiyle halkın yanında olan Nazım Hikmet yıllardır sevenlerinin yüreklerinde yer etmiş ve yer etmeye de devam ediyor onu yasaklayanlara inat. Yazar İsmail karakterinde de, İsmail’in komünist olması nedeniyle birçok kere tutuklanması, işkence görmesi, hapishanedeki günlerini anlatıyor. Öncesinde ilk saldırı hamlesini yaparak güç alıp üzerine çullanılarak saatlerce falakaya yatırılan, hücrede günlerce aç bırakılan, tabutlukta aklını yitiren arkadaşını gören, hapishanede komünisti öldürürsen ceza indirimi alırsın diyerek azmettirilen adi suçlu bir mahkum tarafından ölümden kıl payı kurtulan, Erkin gemisinde ensesine silah doğrultularak güvertede yürütülerek psikolojik baskı uygulanan İsmail yılmaz, devrim mücadelesine devam eder nice devrimcide olduğu gibi. Nazım Hikmet’in Ahmet ve İsmail karakterleri aracılığıyla anlattığı yaşamından kesitlerde döneme ilişkin sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik bilgiler edinmenin yanı sıra Nazım’ın hayatına tanık olup olaylar hakkındaki duygu ve düşüncelerini okumak büyük bir ayrıcalık ve heyecan veren bir şeydi. Şiirlerini yazmasına neden olan birçok şeyi şimdi daha iyi anlayabiliyorum. Yazarın zaman, mekan, kişiler arasındaki geçişlerle, olay örgüsüyle, izlenimlerini, duygularını, düşüncelerini sanatsal yeteneğiyle donatarak edebi açıdan da değerli bir eser oluşturmuş. Okumaya doyamadım. Siz de okuyun, üstadı yakından tanımak güzel şey be kardeşim! "Bu yakınlığı, bir insanın başka bir insana, bir insanın bana böylesine yakınlığını, bu güvenli, bu gözümü yaşartan yakınlığı bir daha duymayacağım. Bütün bu düşündüklerim, biliyorum, bütün bunlar romantika. Kaç yıldır ömrüm romantika. Kerim’inki de, daha tanımadığım, ama tanıyacak olduğum bir yığın insanınki de Suphi’ninki de, Petrosyan’ınki de, Marusa’nın, Anuşka’nınki de romantika." S 157 “Gün oluyor, memleket aklıma gelmiyor, amma sonra, durup dururken çarpıyor kokusu burnuma. Bu kokunun içinde yaşıyorum günlerce, haftalarca, hasretle, acıyla, kimi kere ağlamaklı olarak. “ S 145 Kitapta geçen kişilerle ilgili, bakmak isterseniz: turkish.cri.cn/757/2010/10/19/... mevzuedebiyat.com/yasamak-guzel-s...
Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim
Yaşamak Güzel Şey Be KardeşimNazım Hikmet Ran · Yapı Kredi Yayınları · 20173,369 okunma
··
2.287 görüntüleme
Yasin Kartal okurunun profil resmi
Resmen duygularıma tercüman olmuşsunuz 👏👏👏
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.