Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

457 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
83 günde okudu
Kitapla ilgili ne söylesem diye çok düşündüm ama bir türlü işin içinden çıkamadım. Hem söylemek istediğim çok şey varmış gibi hem yokmuş gibi. Distopya benim en zevk alarak okuduğum türlerden biridir. Niye bilmiyorum ama liseden beri bu konuyu kafamda evirip çeviririm. Beni bir hayli düşündürür. İhtimaller o kadar geniş ki etkilenmemek elde değil. Proje'nin diğerlerinden farkı, benim de ön yargım sebebiyle kitaba dair en büyük korkum şuydu: Olay Türkiye'de geçiyor, karakterler Türk ve ben buna hiç alışkın değilim. Tüm korkuma ve ön yargıma rağmen bunları yenerek kitabı okumaya başladım ve boş yere ön yargı yaptığımı gördüm. Proje 2417, insanların en büyük korkusu ve kaçınılmaz sonu olan ölüm ve belki de en büyük arzusu olan ölümsüzlük teması etrafında şekillenen bir distopya. Bilimin ve teknolojinin geliştiği, insanların tükenen kaynaklar sebebiyle açgözlülüğün sınırlarına ulaştığı, bilim ve teknolojinin gelişmesi ile güçlenen insanın bu güç etrafında acımasızlaştığı bir yıl 2300ler. Bulunan bir madene/maddeye Şeytanın Gözyaşı ismi veriliyor ve bu madde etrafında süren çalışmalar ve insanlar üzerinde yapılan deneylerle tıbbi şartlar iyileştirirken ölümsüzlük aranıyor. Tüm gelişmelerin ve bilgilerin etrafında bile insanın ilkelliğini ve caniliğini koruyan yanına hitabeden deneyler yapılıyor ve nihayet ölümsüzlük bulunuyor. Ervin Altan, bu sistemin içinde yetişmiş, kast sisteminin zirvesinde doğmuş ve tüm bunların dehşetini iliklerine kadar hisseden bir karakter. Temelleri kanla atılmış bu ülkenin önemli bir pilotu, savaşçısı olarak yaşıyor. Aynı zamanda devrim amaçlayan köklü bir Proje'ye hizmet ediyor. Öncelikle şunu söylemeliyim ki kitapla ilgili en sevdiğim şey kesinlikle kurguydu. Yazar neredeyse tüm detayları düşünmüş ve kusursuzca kitabın içine yerleştirmiş. Özellikle de psikolojik detayları başarıyla işlemiş. Ervin çoklu kişilik bozukluğu olan, kibirli ve soğukkanlı bir karakter. Hastalığını, aldığı acımasız eğitimler sonucu bir avantaj haline getirmiş durumda. Bunu mükemmel bir şekilde yapamıyor çünkü bir yere kadar insan zihnini kontrol edebilir diye düşünüyorum ve yazarın bunu açıkça veriyor oluşu zaten onun hastalıklı düşünce yapısını anlamayı kolaylaştırıyor. Kitabın esas karakteri bir kahraman değil, mükemmel değil ve bunun farkında olamayacak kadar kör çünkü zaten mental olarak sağlıklı değil. Açıkçası bu benim için kitabı değerli kılıyor. Bunun yanında Proje'nin basit bir plan olmaktan ziyade on yıllarca planlanmış ve en uygun zaman düşünülerek hazırlanmış olması etkileyici bulduğum diğer bir detay. Genelde distopya kategorisi altında okuduğum güncel romanlarda en büyük sıkıntılar olarak gördüğüm şeylerden bazılarının Proje'de olmaması beni hem mutlu etti hem de Türk bir yazar elinden çıkması gururlandırdı diyebilirim. Kitapla ilgili sevmediğim şeyler yok muydu? Olmaz mı? Yani elbette hiçbir şey mükemmel değil ama bariz bir şekilde gözüme batan detayları da görmezden gelmem mümkün olmuyor okurken. İlk olarak kitabın kahraman anlatıcıyla yazılmış olması benim için büyük bir hayal kırıklığı oldu. Konu çok ağır, çok detaylı ve etkileyiciyken böyle hasta bir zihnin eline bırakmak doğru hamle miydi? Belki okuyan kişilere göre değişir, bilemiyorum ama ilahi bakış açısıyla yazıldığında daha başarılı olacağını düşünüyorum. Bunun yanında birkaç teknolojik, tıbbi detay ve silahlar üzerine ayrıntı dışında kitabın geçtiği zamanlar, sosyal ve kültürel detaylar epeyce yavan kalmış durumda. Ana dilimizi ele alırsak hiçbir değişiklik olmadan bugünkü haliyle kullanılması, hele de insanlar böyle özenti ve yozlaşmış bir hayat yaşarken benim için ütopik bir detay oldu ne yazık ki. İnsanları inceleyip düşündüğümüzde şu andan farklı bir zamanda yaşıyormuş izlenimi oluşturacak hiçbir detay bulabilmiş değilim. Bu konunun da biraz genişletilmesi gerektiğini hissettim okurken. Karakterlere gelirsek... Ne yazık ki ben Ervin'i pek sevmiş değilim. Saygı duyduğum çok fazla hareketi ve düşüncesi olmakla birlikte katlanması zor bir karakter. Sürekli öğüt verip durması, bazen bana epeyce göz devirtti. Kibirli yanı, bencilliği ve robotik bakış açısı insanın onu sevmesini güçleştiriyor. Ayrıca neden bu denli efsane olarak görüldüğünü de bir türlü anlayamadım gitti. Yani ya insanlar öyle cahil ki Ervin onlara efsane geliyor ya da bende bir sorun var diye düşünüyorum. İnsanlardan kastım kitabın içindekiler bu arada. Yani kadın savaş pilotu ve bir savaş uçağı kullanıyor, asker ve birkaç dövüş tekniği biliyor, normal zekaya sahip bir birey ve beynini kullanıyor. Bu detaylar içindeki efsaneyi göremiyorum. Benim için esas karakter olmasını sağlayabilecek tek detay Proje için gösterdiği cesaret ve kararlılık örneği, eh onu da üç beş kişi dışında kimse bilmiyor. Yani yine geliyorum kitabın içindeki insanlar bu kızı nasıl bir efsane haline getirdi sorusuna. Matrixgillerden Neo Bey gibi bir efsane izlenimi oluşmasının ardından efsanevi hiçbir şey görememek sanırım benim problemim. Bilemiyorum, bu konuda kafam bir hayli karışık. Kuzey hakkında söyleyecek bir sözüm yok fakat Araf deyince yüzümde bir tebessüm oluştuğunu söyleyebiliriz. Yazarımız ne yazık ki kitapta hiçbir aşk ve dostluk bağına yer vermemiş benim özellikle yakıştırdığım insanlar arasında ama bu genel okur beklentisi olması dışında bir sorun teşkil etmiyor. Araf ise gerçekten merak ettiğim, ikinci kitapta detaylı bir şekilde okumayı umduğum tek Proje karakteri olabilir. Sessiz bir asaleti var adamın, esas kimliğini öğrenmek için sabırsızlanıyorum. Toparlamam gerekirse Proje'yi bir hayli sevdim. Distopya sevenlere kesinlikle tavsiye ediyorum ve devamını merakla bekliyorum. Sevgiler, saygılar.
Proje 2417
Proje 2417Sinem Ataklı · Epsilon Yayınevi · 2018346 okunma
··
1.406 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.