Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

160 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Eski bir Türk miti yaratılışla ilgili der ki; önce her yer sularla kaplıydı. Sonra bu sular bölündü ve yer oluştu. Yer ortaya çıktığında ise nemle birlikte "ağaç" yeri yırtarak çıktı. Böylece, su ve yerden sonra yaratılan varlık "ağaç" oldu. Bu ağaç mevsimler geçtikçe öldü ve sonra yeniden canlandı. Tekrardan meydana geliştir dediler ağaç için, temelli ölmüyor o zaman ölümsüzlük kaynağıdır dediler. Ölümsüzdür ya hani, diğer tüm tabiat varlıkları gibi bir ruha sahiptir, hatta bu ruhu göklerde yaşayan Tanrı'yla iletişim kurabilecek düzeydedir, başı taa oraya, bir ışık alemi olan Cennete kadar uzanır dediler. Onu kutsal bellediler. Ağacın dünyanın merkezi olduğunu kabul ettiler. Kökleri ve dalları ile yeri ve göğü birleştirir; kökleri geçmişimizi ve atalarımızı, gövdesi bugünümüzü ve yaşayan soyumuzu, dalları ise geleceğimizi temsil eder dediler. Ağaca saygı duydular, ağacı sevdiler. Bir ağaca sebepsiz yere zarar vermeyi, birçok felakete sebep olacağından bahisle kötü gördüler. Ağacı aynı kendilerine, yani insanoğluna ve kızına benzettiler. Hatta bazıları, çocuklarımızın ruhları doğmadan önce küçük kuşlar olarak ulu kozmik ağacın dallarında dinlenir dediler. Ağacın topraktan çıkışı, çocuklarımızın doğumu; kuruyup gitmesi ise ölümümüz gibidir dediler. Bu yüzden olsa gerek, her çocuk doğumunda toprağa bir ağaç diktiler. Bu ağacın onun ikinci beni olduğuna, ikisinin yaşamının birbirine dolandığına inandılar. Birisi ölürse, diğeri de ölür dediler. Ve kimin ağacı olduğunu bilemeseler de, genç bir ağacın yıkılmasıyla genç bir insanın, yaşlı bir ağacın yıkılmasıyla ise yaşlı bir insanın öleceğinden endişe duydular.. Çocukken bir ağaca sarılıp onun halini hatırını sorarken, dertlerimi anlatıp, "sen de benim gibi susamışsındır şimdi, dur sana da getireyim" deyip su getirmeye koşarken ağaç konuşur mu ki, o canlı mıdır ki, beni anlar mı ki diye düşünmüyordum hiç. Aptalca ya da komikçe gelmiyordu bir ağaçla konuşmak, onu sevmek, yapraklarını okşamak. Hakeza ona zarar vermek de aklımdan geçmiyordu hiç, canı yanar, ağlar, üzülür diye.. İşte bu çocuk, yukarıdaki miti hayalinde kurdu ve kitabın kahramanı vefakar ağaçları bu mite oturtarak kitabı okudu. Hasan Ali TOPTAŞ'ın usta dili ve inatla kullandığı duyular arası aktarma yöntemi de üstüne eklenince; "Ben Bir Gürgen Dalıyım" benim için hem tadından yenilmez hem yenildiğinde yutulmaz bir hal aldı. Kitabı bana hediye eden müzmin melankolik arkadaşım
Selman Ç.
Selman Ç.
'ye çok teşekkür ediyor, hepinizi bu kitabı okumaya ve okutmaya davet ediyorum. Sevgiyle kalın.
Ben Bir Gürgen Dalıyım
Ben Bir Gürgen DalıyımHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20196,7bin okunma
··
15 görüntüleme
Selman Ç. okurunun profil resmi
Herkes bir gün Toptaş okuyacak :) Emeğine sağlık, ağaç üzerinden güzel yürümüşsün. Güzel noktalara değinmişsin. Umarım bu okuma seni diğer Toptaş kitaplarına da yanaştırır.
Portakal Çiçeği okurunun profil resmi
Ahahah, resmen bir minik fedai :)))) Şaka bir yana, gerçekten kıymetli bir yazar. Türkçesi enfes. Ağaçlar konuştuğu anda zaten tamam demiştim bu kitap için. Heyecanımı en iyi sen bilirsin. Hemen mesaj atmıştım, harika gidiyor, çok heyecanlı diye :) Ayrıca kitaptaki akış da çok hoşuma gitti. Gölgesizler kitabını okurken ve filmini izlerken çok yorulmuştum. Bu kitapta öyle olmadı. Belki sloganı şöyle değiştirebiliriz: "Herkese göre bir Toptaş kitabı mutlaka vardır" :)) Çok teşekkür ederim, hem bu güzel kitap için hem de incelememi okuduğun için.. Hediye kitapların devamını da bekliyorum :))))))
3 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.