Kitap zaten size olayın nasıl olduğunu ve kimler tarafından gerçekleştiğini ilk saniyede belirtiyor, ancak kitabı akıcı yapan olayın kendisi değil çevresindeki insanların bu olaya suskunluğu. Bir köy düşünün, herkes kimin başına kötü bir şey geleceğini biliyor ama kendi hayatlarını sekteye uğratmamak açısından konuşmuyor. Bir halk düşünün “zaten olmaz” dedikleri olay olduktan sonra içlerini raharlatmak için emin olmadıkları yalanların güvenli kollarına sığınıyorlar. Açıkçası kitabı bitirdiğimde bir toplum bu kadar da dehşet verici bir suça kayıtsız kalamaz diye düşünmüştüm bundan dolayı kitap bana çok gerçekçi gelmemişti. Çok fazla birbirine bağlı olasılılıklar vardı bundan kitabı ben daha çok gerçekçilik akımından ziyade dramatik romantik akım kitabı diye tanımlamıştım kendi kafamda. ancak bunu yazarken düşünüyorum da aslında dünyada yaşayan bütün “kader mahkumu” insanların hayatları aslında birbirine bağlı çok fazla olasılığın bir meyvesi. Bu kafa karışıklığımdan da anlıyorum ki kitap bana bir şey katmış ve beni etkilemeyi başarmış.