Masada iki tarafı oluşturan ülkelerin ve bu ülkeleri temsil eden heyetlerin ruhi yapıları, zafere inanmışlık dereceleri ve politik, siyasi, diplomatik, tarihi ve sosyolojik bilgileri neticenin şekillenmesinde birinci derecede rol oynamaktaydı. İçinde Musul, Kerkük gibipetrol yatakları bakımından zengin olan Güneydoğu ve Ortadoğu bölgesinde çok uluslu bir millet yapısından bahsederek burada sadece Türkiye’nin söz sahibi olamayacağından bahseden Curzon Sosyolojik ve jeo-politik açıdan Türk tarafının cehaletinden yararlanır ve şöyle der;
“... Evet, bu bölgede Arap nüfusu var, kürt nüfus var, Türk var, Türkmen nüfus var. Biz bu bölgedeki petrol vesaire peşinde değiliz. Ama bu denli yoğun nüfus çeşitliliğine sahip bir yeri de size bırakamayız...”