Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

84 syf.
9/10 puan verdi
“Yaşıyoruz. Ama zamanımızın değerini bilmeden... Geçmiş ve geleceğe bağlı kalıyoruz sürekli. Ya geçmişten pişmanlık duyuyoruz her gün ya da gelecekte yapmamız gerekenleri düşünüp kaygılanıyoruz. Şu anı düşünüyor muyuz? Sorguladım kendimi. Şu an değil miydi önemli olan? Geçmiş geçmemiş miydi? Gelecek ise daha gelmedi ki... “ Kendi yazdığım satırlarla incelemeye başlamak istedim. Bir nefeste okuduğum şu 80 sayfalık kitap bana neler kazandırdı bilemiyorum. Peki acaba bir şey kazandırmalı mıydı? Belki de kazanmaktan öte bir şeyler kaybettim içimde. Kazanmak ve kaybetmekten neler anladığımıza bağlı bir durum galiba. Hayatımızın gidişatına bazen bizler karar veremiyoruz. Aile, arkadaşlar, çevresel faktörler, sesler, görüntüler... hepsi yeteri kadarıyla yönlendiriyor bizi. Acaba bizi de “BİZ” yapan bunlar mıdır? Neyiz biz? Ne hissediyoruz? Duygularımızı ne kadar dinliyoruz ya da ne kadar hakim olmasını biliyoruz? Hep bir soru. Her zaman olduğu gibi yine tonlarca soru sordum kendime ya da okuyanlara. Kararsızlığım da yine zirvede tabi. Agota Kristof.. seni geç tanıdığım için üzüldüm. Gerçekten son zamanlarda okuduğum en akıcı kitaptı. Yazar sayfa sayısını kısa tutarak çok güzel bir iş başarmış. Çünkü kitabın konusu daha ne kadar uzardı bilemiyorum. Tam yerinde ve dozunda bitirdiğini düşünüyorum. Hiçbir şekilde içinde bir kaygı barındırmadan yazmış satırlarını. Cümlelerim dolu gözüksün telaşına girmemiş ve okuyucuyu boğmamış. Olabildiğince yalın ve sakin bir üslup kullanmış. Kitabın konusuna gelirsek eğer.. Yazar ana kahramanımızın çocukluğundan, yetişkinliğine kadar geçen süreyi ve yetişkin dönemini çok güzel aktarmış. Bu kısımlarda inanın fazla ayrıntıya giremiyorum. Çünkü bu kitap ya da diğer kitaplarda öyle ufak ayrıntılar oluyor ki buraya aktardığım zaman okuyacak olan kişinin büyüsünü çalacakmışım gibi hissediyorum. Üf ne cümleydi, yoruldum. Tobias(ya da Sandor mu demeliydim?) karamsar bir adam. Ama karamsarlığı dibine kadar yaşıyor. Annesi kötü yola düşmüş fakat bunun farkına varmıyor mu ya da zamanında bilerek gerçeklerden mi kaçıyor bilemiyorum.(Daha sonra her şeyi anlıyor tabi.) Köyde her gece farklı adamların geldiği bir evde yaşıyor ve o adamların getirdiği yemekleri yiyor, o adamların çocuklarının eski kıyafetlerini giyiyor. Tabi bu duruma ne kadar katlanıyor ve kaç yaşında kendine geçmişini unutamayacağı hatıralar bırakıyor okurken görürsünüz. Sürekli yazılar yazıyor ve yer yer ilerde bir kitap çıkaracağını hayal ediyor. Kendi ülkesinden sığınmacı olarak gelen arkadaşlarıyla kısa süreli arkadaşlıklar kuruyor. Kendileri bir de hastalıklı bir aşk yaşıyor içten içe.. Baya saçma sapan bir aşk. Hayatında biri olmasına rağmen ya da etrafına çıkan başka kızlar için de “acaba seviyor muyum?” kafasında epey güzel zamanlarını geçiriyor. Tabi bu dakikalarda yine karamsar ama yine karamsar.. Ee bunun da bir sebebi var elbette. :) Son olarak bu hikayede kültür çatışmasını, aşağılamayı, ihaneti, ihtirası... hepsini birlikte görmeniz mümkün olacaktır. Şahsen bitince hepsi için “Oh iyi olmuş,” dedim. Okuyacak olanlar varsa şimdiden keyifli okumalar diliyorum..
Dün
DünAgota Kristof · Yapı Kredi Yayınları · 20191,223 okunma
··
217 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.