Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Muammer Bey, samimiyetsizlik beni tiksindiren bir duygu ve kendimi size karşı samimi hissetmek istediğim için bu açıklamayı yapmak zorundayım. Darbeyle ilgili söylediğiniz şey vardı ya, hani darbeler yüzünden çok zaman kaybetmiş bir ülke olmakla ilgili...” dedi, bu konuşmanın ardından ne çıkacağını bilemeyen adam temkinli kafasını salladı. Özge devam etti, “Aramızdaki jenerasyon farkı, belki bazı şeyleri farklı algılamamıza neden olabilir ama sizin döneminizdeki darbenin benim dönemime nasıl etki ettiğini anlamak istiyorsanız lütfen bana bakın. Bugün burada durmuş size siyasi bir konuyla ilgili nasıl hissettiğimi söyleyebiliyorsam ve karşıt düşüncelerde olmamıza rağmen siz de dinliyorsanız, bu henüz manipüle altına alınamadığımızın kanıtıdır. Ülke olarak bizim en büyük gücümüz kontrol edilemezliğimizdir, kontrol edilemediğimiz sürece kendi ruhumuzda özgür ama diğer devletler açısından tehlikeli oluruz. Bu ülkedeki her darbe, tehlikeli bir özgürlük duygusundan çıkmıştır. Belki sonrasında kulağa daha şairane gelsin diye darbeyi gerçekleştiren askerler karalanmış, sırttan atılanlar ilahileştirilmeye çalışılmıştır ama gerçek şudur ki, bizi olmadığımız bir şeye dönüştürmeye çalışan, sırtımıza binip bizi çaktırmadan işgal etmeye çalışan her güce karşı verebileceğimiz tek cevaptır bu. Çok değerli kişiler, düşünceler de bu süreçte feda edilmiş olabilir ama geçmiş darbelerin geleceği nasıl etkileyeceğini anlayabilmek için resmin küçük detaylarına değil, büyük resmin geneline bakmak lazım. Sizin bu gibi bir işgale karşı niçin başka cevaplarımız da olmadığını eleştirmenizi anlayabilirim ama kendi ruhumuzu korumadaki tek gücümüzü zaman kaybı olarak algılamanız üzücü. O zaman kaybı olmasaydı, bugün demokrasi adı altında ağzımıza çalınan balın etkisiyle uyuşmuş ve gerçek özgürlüğümüzü kaybetmiştik. Belki önümüzde zor zamanlar var yine ama artık bizimle ilgili herkesin bildiği bir şey var. Biz yeri geldiğinde sırtındakini atıp ayaklarının altında çiğnemiş, çiğneyebilen ve çiğneyecek bir ırkız! İçimizdeki özgürlüğe dokunulduğunda tehlikeli oluruz. Ne zaman kaybetmek, ne de diğerlerinin ne düşündüğü korkutur bizi. En değerlilerimizi kurban da edebiliriz, yine. Çekindiğimiz tek şey, önüne çıkan her şeyi planlamadan yıkan kendi özgürlük duygumuzdur. Bu halk, hiçbir zaman boşuna baş kaldırmamıştır Muammer Bey. Darbeler, değerlerimizi değersizleştirip, ülkemizin ruhunu içi boş bir kılıfa çevirmek isteyen sinsi güçlere cevabımızdır. Keşke başka cevaplarımız da olsa ama yenilerini bulana kadar elimizdekiyle varlığımızı korumak zorundayız. En kötü düşman bize yol göstermek için burda olduğuna bizi inandırıp, bizi kendi yoluna manipülasyonla götürmeye çalışandır. Dostumuz gibi davranıp bizi gönüllü birer köleye dönüştürmeye çalışandır. Kontrol edilmesi epey zor bir ırk olarak bu çeşit düşmanlar tarihimiz boyunca hep kaynaklarımıza sızarak var oldular ama sonunda mutlaka kurtulduk onlardan, biraz abartılı bir şekilde de olsa.” dediğinde, karşısında sessiz bir şekilde onu dinleyen Muammer Bey’in suratında beliren çok küçük gülümseme, yılların belirginleştirdiği her bir çizginin kendini göstermesine neden oldu. Hayatın çizgilerle doldurduğu bu yüzde, bu gülümsemede umuda duyulan saygı vardı. Muammer Bey tereddüt ettiği gözlerinin içinden anlaşılan bir bakışla, “En kötü düşman bize yol göstermek için burda olduğuna bizi inandırıp, bizi kendi yoluna manipülasyonla götürmeye çalışandır! dedin, Sen o darbeleri halkın yaptığını mı sanıyorsun? O darbeler içimize sızan düşmanın ürünüdür. Darbeler halktan gelseydi, adları darbe değil ihtilal olurdu. Darbeyi yaşayan bir ülke, adı üstünde, darp edilmiş bir ülkedir. En kötüsü de bu... Senin gibi gerçek vatanseverlerin kullanılması. Bunları konuşacak çok vaktimiz olacak.” dedi. Muammer Bey yanlış anlaşılmayacağından emin bir hareketle Özge’yi omuzlarından tuttu ve gülümsedi.
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.